Altın Öğütler

Bahar mevsimi artık yüzünü gösteriyordu, kışlıkları kaldırmanın vakti gelmişti. Akşamların hafif esintileri tatlı bir ürperti verse bile gündüz hava sıcaklıkları artmış, güneş insanın içini ısıtmaya başlamıştı. Ağaçlar çiçek açmış, kuşların cıvıltısıyla birlikte baharı müjdeliyorlardı.

Baharın doğaya yaymış olduğu enerji insanların içinde de etkisini gösteriyordu. İnsanlar rengarenk kıyafetleriyle boy göstermekte, eğlence alanlarını, çocuk parklarını, deniz kenarları ve piknik alanlarını doldurmaktaydılar. Ne güzeldi bahar…

O sabah erkenden kalkmış, keyifle hazırlanmış, kahvaltılıklardan atıştırarak dışarıya çıkmıştım. Kafamı yukarıya kaldırdım, güneşin ilk parlak ışıkları önce yüzümü sonra içimi ısıttı. Baharın temiz havasını ve enerjisini içime çektim, yüzüme tatlı bir gülümseme geldi. Bugünün çok güzel bir gün olacağı her halinden belliydi. Keyif ve heyecanla işe gitmek üzere yola koyuldum.

Arkadaşlarıma “Günaydın” dedim gülümseyerek içeriye girerken. Ne güzeldi bahar… Keşke hep bahar olsa…

Hani “Her güzelliğin bir sonu var” demişler ya; kim söylemiş bu atasözlerini bilmem ki? Yine doğru söylemişler. Neden hep haklı çıkar bunlar? Al işte sana “Dakka bir, gol bir” durumu…

Olayın ayrıntısına girmeyeceğim. Günlük hayatımızda hemen herkesin başına gelmiş veya gelebilecek bir olay.

Sizlere de tanıdık geldi, değil mi?

***

Bugünlerde, kişisel gelişim kitaplarında olsun, internette olsun, sosyal medyada, v.b. daha birçok yerde altın öğütler okuyoruz.

“Etrafınızdakilerle iletişim kurun. Fikirlerinizi özgürce dışa vurun. Karar verirken cesur davranın. Çalışanlarınızın motivasyonunu yüksek tutun. Özgüven yükleyin. Hata yapmalarına ve hatalarını anlamalarına izin verin. Azarlamayın. Hatalarını direkt yüzlerine vurmayın. Onları desteklerseniz ve onlara güvendiğinizi gösterirseniz daha mutlu ve üretken olacaklardır.”…

“Şöyle yaparsan şöyle olur, böyle yaparsan böyle olur”. Ama maalesef gerçek hayatta böyle olmuyor.

Dışarıdan bakıp söylemek kolay, işin içerisine girince durum değişiyor.

İşte size güzel bir öğüt;

“Emir vermek yerine sorular sorun?”

Soru var ama cevap yok. Sizin ne yapmaya çalıştığınızı anlamaları için süreç lazım. Aynı açıdan bakabiliyor olmanız lazım. Eğitime ve öğrenmeye açık olmaları lazım.

Siz kendinizin neler yapabileceğinizi biliyorsunuz ama önemli olan onların algıları ve tepkileridir. Çabalarınızın karşılığını tam olarak alabilir misiniz? Onlar bu tür detaylarla pek ilgilenmezler, genelde direkt sonuç odaklı olurlar.

Bireysel yeteneklerine göre davranış biçimleri oluşturmanız gerekiyor ama ne mümkün? Gerçek dünyada ne insanların sizi dinlemeye sabrı var ne de sizin insanlara anlatmaya gücünüz yetiyor.

İş dünyasının gerçeklerinden bir tanesi de herkesin “Evet” cevabı almaya odaklı olmasıdır. Size gelen taleplerin hepsine onay vermenizi isterler. “Hayır” cevabı onları öfkelendirir, motivasyonlarını düşürür, mutsuzlaştırır, işten soğutur. Bugüne kadar göstermiş olduğunuz tüm çabalar, emekler bir çırpıda okyanusların karanlık ve soğuk derinliklerine doğru hızla batmaya başlar. Karşınızdaki istemeye gelirken sizin vereceğiniz karara odaklı değil, kendi kafasındaki cevabı almaya gelmiştir yanınıza. Hayır cevabını aldığında siz dünyanın en kötü yöneticisi olursunuz.

Bu özel hayatta da böyle; en kötü patronlar, en kötü eşler, en kötü anne-babalar, öğretmenler, arkadaşlar, v.b. hepsi “Hayır” cevabı verenlerdir.

***

Gerçek dünya çok farklı; kişisel çıkarlar ön planda. Kimse kimseyi düşünmüyor. Günümüz iş dünyasında özverinin karşılığı yok. Vefa artık sadece İstanbul’da bir semt adı olarak yer alıyor.

Özellikle satış sektöründe, hedef baskısı bencilliği ön plana çıkarıyor. Ekip olarak beraber hareket etmek zorlaşıyor.

Bazen yönetici konumundaki insanlar dahi bu yarışın içerisine dâhil ediliyorlar. Onlara da kişisel satış hedefleri verildiğinde kendi adına satış baskısı altında ezilirken personeline nasıl yardımcı olsun, rakip miyiz yan yana mıyız? Önce buna karar vermek lazım.

Tüm bu sıkıntı, stres altında yazılanların, söylenen güzel sözlerin hiç bir önemi kalmıyor.

***

Bahar’ın tüm güzelliklerini doyasıya yaşamanız dileğiyle, işte size Altın bir Öğüt;

“ Seni dinleyip anlamaya niyeti olmayanlarla tartışma.”

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Cevaplar

  1. Gökhan dedi ki:

    Takım ruhu olmazsa şampiyonlukta olmaz, Buna en iyi örnek şampiyon Galatasaray,

  2. Hakan dedi ki:

    Yönetici satış yapmaz, o zaman Aykut Kocaman da çıksın gol atsın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir