Ben buldum. Ya siz?

Her şey bir serüvendir.

Ve her serüven ilk adımı atmakla başlar.

M.Ö 200’lü yıllarda Siraküz Kralı HIERO, ölümsüz tanrılar tapınağına konulmak üzere kentin tanınmış kuyumcusuna som altından bir taç yapması emrini verir. Kuyumcu, kralın sağladığı altının ağırlığındaki tacı zamanında tamamlar.  Fakat kral, söylentiler nedeniyle, tacın yapısına gümüş karıştırıldığından kuşkulanmaya başlar.

O yıllarda, her maddenin kendine özgü bir ağırlığı olduğu ve bir altın parçasının aynı büyüklükteki gümüş parçasından daha ağır çektiği bilinse de kralın elinde aynı biçim ve büyüklükte som altından yapılmış bir başka taç olmaması karşılaştırma yapılmasını engeller.

Uzun emek ve ince bir ustalıkla işlenmiş tacı eritip küp şeklinde dökmek ve aynı büyüklükteki küp altınla terazide tartmaksa olanaksızdır.

Bu koşullar altında bilime başvurmak gereğini duyan Kral HIERO sorunun çözümünü Arşimet’ten ister.

Sorunun çözümüne odaklanan Arşimet, bir gün banyo yapmak amacıyla küvete ayağını sokunca suyun yükseldiğini ve küvete oturunca suyun taştığını fark eder ve çözüm aklına gelir. Bu çözüm Arşimet’in “buldum, buldum” yani “evreka, evreka” diye bağırarak hamamdan dışarı fırlamasına yol açar ve Arşimet “suya daldırılan bir nesnenin hacminin, yapısal biçimi ne olursa olsun, taşırdığı suyun hacmi ile belirlenebileceğini” bulur.

Şimdi yapılması gereken; suyla dolu bir kaba tacı daldırmak, taşan suyun hacmi ile taşırdığı suyun hacmine denk altın parçasıyla tacı tartmaktır.

Ve deney yapılır. Arşimet suyun kaldırma kuvvetini bulduğu bu serüvende, tacın saf altın olmadığını da ortaya çıkarır.

***

İnsanlık tarihi boyunca birçok buluşlar gerçekleşmiştir.

Burada bilmemiz gereken hiçbiri bir günde gerçekleşmemiştir. Bazıları tesadüflere dayansa da uzun ve yorucu bilimsel araştırmalar ve çalışmalara dayalıdır.

Bilinmesi gereken konulardan bir diğeri de, bütün buluşlardan önce de insanlar hayatını devam ettirirken, bu buluşlar birçok kolaylığı ve refahı beraberinde getirmiştir. Mesela, Edison ampulü icat etmeden önce de hayat bir şekilde devam ediyordu. fakat ne oldu? Ampulle beraber daha konforlu bir hayata adım atılmış oldu.

Peki bu konfor Edison ampulü bulur bulmaz mı geldi? Tabi ki de hayır.

Her eve elektrik tesisatı döşendi, yani bir ağ kuruldu. Maliyetler doğdu. Bu maliyetlerin karşılanması için bir şeyler yapılması gerekiyordu. Sonra bu bir sistem üzerine oturtuldu, dağıtım şebekeleri kuruldu, ücretlendirildi vs.


Sektörler de öyle.. İnşaat, otomotiv, bilgisayar ve telekominikasyon vb. hepsi de bir ihtiyaçtan doğmuştur. Bugün hepsi dünya ekonomisine yön veren dev bir sektördür. Ama hiçbirisi bir günde büyümemiştir.

Ve yine günümüzde birçok sektör birçok dev markayı ortaya çıkarmaktadır. Bu markalar da bir günde dev olmuyorlar. Önce ortaya çıkıyorlar. Bir ağ ve sistem üzerine oturtuluyor ve sonra her eve ulaşıyor. Bu da epey zaman alıyor haliyle.

Bazen sizin göremediğiniz birçok fırsatta ilk doğduğunda küçücük bir kıvılcım/ampul iken sonrasında devasa bir şehir şebeke ağına dönüşebilir. İşte önemli olan bu ilk kıvılcımı görüp “buldum, buldum” diye ortaya çıkıp bağırmaktır. Sektörler sizi bulmaz, siz sektörleri bulmalısınız. Fırsat kapınızı gümbür gümbür çalmaz, bir kere gelir ve onda da hafifçe tıklayıp gider.

Herkes duyup bildiğinde, siz o sektöre yeni girmeye çalıştığınızda aslında tren çoktan kaçmıştır.

Eğer siz de Arşimet gibi “buldum” diye bağırabiliyorsanız, fırsatı görmüşsünüz demektir.

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir