Neden verimlilik?

Verimlilik basit olarak; girdi ve çıktı arasındaki bağıntı, ilişkidir. Bu bağlamda verimliliği ölçülen bir sistem olabileceği gibi münferit olarak çalışanın, makinenin ya da organizasyonun da verimliliği ele alınıp değerlendirilebilir. Eğer bir atölye ya da fabrikadaki üretimin verimliliğinden bahsedecek olsaydık toplam faktör verimliliği, kısmi verimlilik, işgücü verimliliği, makine verimliliği, sermaye verimliliği vb. verimlilik kavramlarını da incelememiz gerekirdi. Fakat biz yazımızda, imalat sektöründe özelleştirilmiş verimlilik kalemlerini ele almayacağız.

Önce yolu biraz genişten alalım ve kavramın çevresinde birkaç tur atalım

Verimlilik kelimesinin İngilizce karşılığı “productivity”dir. Bu kelime dilimize frankofon telaffuzuyla geçerek “prodüktivite” şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Verim kelimesinin karşılığı TDK Genel Türkçe Sözlükte kısaca “randıman ve semere” kavramlarıyla karşılanmaktadır.

Verimlilik kavramı günlük hayatımızda sıkça kullanılmaktadır. Bir çiftçi için verimli tohum, damızlık, tarla, toprak gibi kavramlarken bir şoför için aracının yakıt sarfiyatına binaen motor, yakıt cinsi, lastik vb. olmaktadır. Bir imalathanede makine, ekipman, işçi ya da aydınlatıcı olabilir.

Peki ya sistemlerin verimliliği?

Verimlilik dendiği zaman akla sadece somut kavramların gelmemesi gerekir. Bir toplantının verimliliği, yeni uygulanan bir yöntem ya da sistemin verimliliği, yönetim modelinin verimliliği ya da çalışma saatlerinin verimliliği gibi kavramlar da ele alınmalıdır. Bir çok kereler somut parametrelerin verimliliğini ölçerken soyut kavramların verimliliğini göz ardı ederiz. Hal böyle olunca belli başlı noktalara gelip tıkanırız.

Herkesin zihninde canlandırabileceği kavramlardan yola çıkarak meseleyi örneklendirelim. Örneğin 3 işçinin 3 adet tezgâhtaki verimlilik değerlerine bakalım:

İşçi-Tezgâh Verimiİşçi Aİşçi Bİşçi C
Tezgâh1

5

5

4

Tezgâh2

6

7

3

Tezgâh3

3

2

6

 

Satırların ve sütunların maksimum değerleri dikkate alınarak atama yapıldığında,

İşçi-Tezgâh VerimiİşçiVerim
Tezgâh1A5
Tezgâh2B7
Tezgâh3C6

 

Seklinde bir atamayla maksimum verimin 18 olması beklenir. Yalnız sistemin verimliliğini dikkate alma kavramı işte bu noktada ön plana çıkmaktadır. Yukarıda verdiğimiz örneği bir hizmet sektörüne ya da üretim sektöründe faaliyet gösteren bir kurumun genel müdürlük organizasyonuna benzetecek olsaydık karşımıza şu şekilde problemler çıkacaktı:

İşçi B ve İşçi C yan yana geldiklerinde mesai saatini kişisel meselelerini konuşarak doldurmaktadırlar. Ya da bu iki işçi birbirini takip eden proseslerin başında olduklarında birbirlerine karşılıklı zorluk çıkartmaktadırlar. Ya da İşçi B ve İşçi C birbirini takip eden proseslerin başına geçtiklerinde süreçteki kusurları örtmektedirler… Böylece hizmetin süresi uzamakta, hizmetin gerçekleşmesi aksamakta ya da kusurların üzeri kapatılmaktadır.

Bir senaryoya göre İşçi B ve İşçi C iyi anlaşamayan işçilerdir. Daha önce yaşadıkları bazı problemlerden dolayı yan yana çalıştıklarında verim düşmektedir. Hizmet kalitesi düşmekte, üretim hızları azalmakta ya da ürün niteliğinde kayıplar meydana gelmektedir. İşçi B’yi Evrak Kabul Personeli, İşçi C’yi ise Müşteri İlişkileri Temsilcisi olarak kabul edelim. Birbirlerini takip eden bu süreçlerde müşterinin bir dilekçesinin kaybolması ya da tarihi geçtikten sonra “bir yerlerden” çıkması şaşırtıcı değildir!

Öyleyse atamaları ikinci optimuma göre düzenlemek daha doğru olacaktır.

İşçi-Tezgâh VerimiİşçiVerim
Tezgâh1B5
Tezgâh2A6
Tezgâh3C6

 

Bu İşçi-Tezgah atamasıyla kağıt üstündeki 18 birim verimden feragat ederek 17 birim verime razı olmak uzun vadede daha sağlıklı bir sonuç verecektir.

Dolayısıyla insanın duygusal bir varlık olduğu asla unutulmamalı ve sistem her zaman kağıt üstündeki verilere göre düzenlenmemelidir. Çalışanın ruh halini dikkate almak ve bu minvalde işyeri düzenlemeleri yapmak hem işyeri hem de çalışan açısından randıman sağlayacaktır.

Neden verimlilik?

Malum, İslam dini israfa “haram” der. Eğer bir tarlayı, makineyi, aleti, yetkiyi velhasıl eldeki olanakları verimli kullanma ihtimali olduğu halde kullanılmaması israf mıdır?

Elbette, kuşkusuz evet…

Cevabı “evet” olanların, kullandığı ekipmanları, yönettiği personeli, kurumu ve işletmeyi verimli yönetmesi (en azından buna gayret etmesi) gerekir. Aksi takdirde zamanı, iş gücünü ve ekipmanı israf etmiş olur. Bu sebeple kaynakları israf etmemek için “verimlilik” kavramına karşı farkındalık gereklidir.



Bkz. Milli Prodüktivite Merkezi

Yapılan düzenleme neticesinde bir Kanun Hükmünde Kararname ile 17 Ağustos 2011 yılında yayınlanan Resmi Gazetede Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) kapatılarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çatısı altında “Verimlilik Genel Müdürlüğü” olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

Lutfullah DUMAN

Lutfullah DUMAN İstanbul'da doğdu. Ortaokulu Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde liseyi Tekirdağ Fen Lisesi'nde ve Üniversite eğitimini Kırıkkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde tamamladı. Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Ana Bilim Dalında "Deniz Alanlarının Optimizasyonu ve Tekne-Alan Ataması" konusunda Yüksek Lisans Eğitimine devam etmektedir. Kalite Belgelendirme, Araç Bakım-Onarımı ve Gıda Ambalajı İmalatı sektörlerinde planlamacı olarak çalışmış olup şu an İspark A.Ş.'de Marina Heliport İş Geliştirme Şefi olarak çalışmaktadır. Proje yönetimi, süreç yönetimi ve planlama dallarında araştırma yapmaktadır. Teknik konuların haricinde yurtdışı izlenimlerini ve sosyal konuları da yazıya dökmektedir. Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER) Yönetim Kurulu Üyesi olan Lutfullah DUMAN, İstanbul'da ikamet etmektedir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir