Arkadan İtiş Tarihe Mi Karışıyor?

BMW ve Mercedes, arkadan itiş denilince akla ilk gelen markalar. Fakat arkadan itiş tekniğiyle özdeşleşmiş bu iki efsane marka son zamanlarda önden çekişli modellere yoğunlaşmaya başladı. Sportif sürüşten hoşlanan, dinamizmi hep ön planda tutan sürücülerin vazgeçilmezi olan arkadan itişli otomobiller, premium markaların değişen tutumlarıyla gelecekte daha az karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Peki nedir bu iki markayı geleneklerinin dışına çıkmaya zorlayan sebepler?

Mercedes, ilk olarak 1997 yılında ürettiği A serisi ile önden çekişli binek otomobil serüvenine başlamıştı. Fakat önden çekiş, Mercedes için yalnızca bu model ile sınırlıydı. Ta ki 2005 yılına kadar. 2005 yılında B serisi, A serisi platformunda, dolayısıyla önden çekişli olarak üretilen ikinci Mercedes modeli oldu. 2012 yılına geldiğimizde ise yenilenen A ve B serilerine ek olarak CLA modeli önden çekişli üçüncü Mercedes binek otomobili oldu. Fakat bu hamle, A ve B serilerinden korkmayan Mercedes fanatiklerini endişelendirmeye başladı! Çünkü CLA, 4630mm uzunluğu ve 1777mm genişliği ile C serisinden 48mm daha uzun ve 7mm daha geniş bir otomobil.  Yani ilk defa C serisinden daha büyük bir otomobil önden çekişli olarak üretilmiş oldu. Bu da demek oluyor ki, bir sonraki nesil C serisi de önden çekişli olarak üretilebilir!

BMW’ye gelirsek; şu an BMW markası altında önden çekişli bir model yok. Fakat sahibi olduğu Mini markasının tüm modelleri önden çekişli. Şu sıralar BMW, 2014 yılı için Mini ile ortak önden çekişli bir platform geliştiriyor. Bu platformda kompakt sınıf hatchback bir modelin de olacağı gelen bilgiler arasında. Zaten BMW, Concept Active Tourer isimli konseptinde de önden çekişli platform kullanılmıştı. Yani gelecekte BMW’nin en çok satan modelleri (1 ve 3 serileri başta olmak üzere) önden çekişli olarak üretilebilir! Bu durum BMW hastalarının tepkisine neden olsa da üst düzey bir BMW yetkilisi; önden çekişli Mini modellerinde dinamizm ile ilgili sorun yaşamadıklarını belirtmişti.

Premium markalardan bahsedip de Audi’den bahsetmeden geçmek olmaz. Audi, bir çok modelinde önden çekiş sistemini benimsemiş durumda. Fakat Q5, Q7, A7, A8 gibi büyük ve güçlü modellerinde yalnızca Quattro adlı dört tekerlekten çekiş sistemi kullanılıyor. Bunun nedeni, bu modellerin önden çekiş konsepti için fazlasıyla büyük, ağır ve güçlü olmaları. Yani aslında Audi modellerinin en çok satanları zaten önden çekişli. Dinamizm ile ilgili sıkıntı yaşayan Audi modeli var mı?!

Peki nedir önden çekişi cazip kılan?

Öncelikle önden çekiş konsepti, yapısı gereği daha basit. Bu basitlik, tasarım ve üretim maliyetlerini azaltmanın yanında daha rahat bir alan kullanımını, daha az aktarma organı ile sağlanan daha yüksek verimliliği de beraberinde getiriyor. Kullanılan parça sayısının azalması ile ağırlığın azalması, yakıt ve egzoz emisyonundan tasarruf sağlıyor. Gücü önde bulunan güç kaynağından arka aksa iletmek için gereken pahalı ve meşakkatli tasarımlar gerekmiyor. Arka süspansiyon sisteminin ise bu sayede daha basit ve rahat bir şekilde tasarlanmasının önü açılıyor. Ayrıca gücü şanzımandan diferansiyele ileten şaft mili de kullanılmayacağı için aracın içerisindeki şaft tünelinin yüksek olmasına gerek kalmıyor. Arka ortada oturacak olan ve ayaklarını nereye koyacağını şaşıran üçüncü yolcu için güzel bir haber bu!

Önden çekiş pratikte de avantaj sağlıyor; kaygan zeminlerde aracın arkasının bağımsızca dans etmeye başlaması gibi bir sorun önden çekişte yaşanmıyor. Zira hızlı girilen virajlarda arkadan kopmayı toparlamak için önden çekişli bir otomobilde gaza dokunmak yeterli oluyor. (Aynısını arkadan itişli bir otomobilde yaparsanız sonuç bariyerleri kaporta rengine boyamak olurdu.) Arkadan itişte bu sorunu ortadan kaldırmak için sürekli fazla mesai yapan ESP, ASR gibi sistemlerin de artık sakinleşmesi mümkün olacak. Fakat drift yapmak da haliyle mümkün olmayacak.

Sonuç olarak arkadan itiş tekniği, yavaş yavaş alt seğmenlerden kaybolarak spor ve üst segmente özgü olmaya başlıyor. Zaten bu durumun, üst segment otomobiller üreten Premium markaların aynı tekniklerle alt segment otomobiller üretmeye başlamasıyla ortaya çıktığını biliyoruz. Fakat markalar daha küçük sınıflara girdikçe bu durumun gereksiz olduğunu düşünmüş olacaklar ki önden çekişe yöneliyorlar. Fakat ne olursa olsun, önden çekişin birçok avantajına karşın duygusal sebeplerden ötürü arkadan itişten vazgeçmeye henüz hazır olmadığımız da bir gerçek.

Enis BÜYÜKTAŞ

1990’da İstanbul’da doğdu. İlköğretim, orta öğretim ve liseyi İstanbul’da tamamladı. 2010 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Söke MYO Otomotiv Ön Lisans programını tamamladı. Aynı yıl dikey geçiş sınavını kazanarak Marmara Üniversitesi’ne kabul edildi. 2013 yılı itibari ile Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Otomotiv Öğretmenliği Lisans eğitimini tamamladı. Üniversite eğitimi süresince Mitsubishi’de Satış temsilcisi olarak görev yaptı. Üniversite eğitiminin ardından Mercedes ve Renault'da satış danışmanı olarak görev yaptı. Sonrasında 2015 yılında Borusan Oto İstinye'de Garanti Uzmanı olarak görev yapmaya başladı ve halen devam etmektedir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir