Bir firma yılın birinde satış anlamında deyim yerindeyse nal toplarken, bir yıl sonra bir bakarsınız ki pazar payı ve satışlarını radikal bir şekilde artırmıştır. Aynı araçlar mevcutken yaşanan bu değişikliğin nedeni ise aslında çok basittir. Yönetici değişmiş ve yeni gelen yönetici de agresif bir fiyat politikasıyla damping sayılabilecek indirimlere başlamıştır.
Satışlar hızlı bir artış yakalar. Ancak daha sonra bu araçların bakımları ya da geri dönüşleri başladığında işin tadı kaçmaya başlar.
Yine ha keza, bir yıl büyük filo alımlarında esip gürleyen bir marka ikinci yıl ilaç niyetine tek bir filo müşterisi ile sözleşme imzalayamaz. Nedeni ise basittir; ya genel merkezden iyi bir destek alınmıştır ya da risk alıp gaza basar. Satışlar artarken de “Bakın bizim satışlarımız radikal biçimde artıyor” diye kendi imaj kampanyaları yapılır.
Ancak bakıldığında moda deyimle kılıçla gelen kılıçla gider. Yani fiyatları aşağı çekerek yükselenler, fiyatlara müdahale edemedikleri zaman ya da kendilerinden daha iyi bir kılıç ustasıyla karşılaştıklarında yenilmeye mahkumdur.
Buna bir de Türkiye'deki satışların ya da birinci olmanın yolunun filo satışlarında etkin olmaktan geçtiğini de eklemek gerekiyor. O yüzden bence birincilikten önce karlılık geliyor. Ve bunu yakalayanlar da hakikaten hem müşteriyi hem de patronu memnun edebiliyor. Diğerleri ise benden sonra tufan sınıfında güreşiyor.
Kaynak: Dünya Gazetesi'nden Gültekin Kara'nın 20.06.2011 tarihli “Benden sonra tufan” konulu makalesinden derlenmiştir.