Otoparklar nerede?

O gün Osman’ın keyfi yerindeydi. Yeni aldığı bir aracın ilanını internete girdiği andan itibaren telefonlar susmak bilmemişti. Keyifle ellerini sıvazladı. Uzun zamandır beklediği kârlı bir alışverişi nihayet gerçekleştirebilecekti.

Aracı çok isteyen vardı ama “Bir kızı, bin kişi ister bir kişi alır” atasözünü haklı çıkarırcasına sıkı pazarlıklar neticesinde onlarca kişi arasından emekli bir öğretmen satın almıştı.

Önce telefonda başlayan uzun pazarlıklar neticesinde müşteri aracı görmeye gelmiş, deneme sürüşü yaptıktan ve aracı ustasına gösterdikten sonra sıkı bir pazarlık sonucu Osman’ı ikna etmişti.

Ne de olsa para kolay kazanılmıyordu, hem pazarlık da sünnetti.

Osman da hem öğretmenlik mesleğine olan saygısı hem de emekliye olan hürmetine istinaden ciddi bir iskonto yapmıştı. Yine de mutluydu. Ticaretinde hem iyi miktarda para hem de güzel bir insanı kazanmıştı.

***

Çaylar kahveler içildi, sohbetler yapıldı… Her şey iyi güzel hoş da neredeyse noter kapanacaktı. Osman sohbeti bölerek:

–          Hocam, çayları da içtiysek noter kapanmadan satışı yapalım, dedi.

–          Tamam kardeşim, sizin de fazla vaktinizi almayalım. Ne yapmamız gerekiyor?

–          Önce ödemeyi halledelim isterseniz. Nakit mi ödeyeceksiniz, bankadan havale mi yapacaksınız?

–          Nakit getirdim, para yanımda.

–          Alalım hocam o zaman, sayalım.

–          Parayı noterde vermemiz gerekmiyor muydu?

–          Hocam bize güvenmiyor musun? Aşk olsun…

–          Kusura bakma evladım. Güvensizlikten değil, usulü bilmiyoruz.

–          Hocam önce parayı alalım sonra da notere gidip satışı yaparız. Sonra siz sağ, ben selamet…
Müşteri parayı Osman’a uzatır. Osman parayı alır ve sayar, tamamdır. Ayağa kalkar araban anahtarını alır, müşteriyi de buyur ederek kapıya doğru yönelir. Birlikte kapıdan çıkarlar ve arabaya binip notere giderler. Noterde satış işlemleri yapılır, dışarı çıkarlar. Osman:

 

– Hocam vaktiniz varsa dükkâna gidelim birer çay içeriz, dese de müşteri;

– Sağ ol evladım, geç olmadan biz gidelim artık. Seni de ziyadesiyle meşgul ettik, hakkını helal et, der.

 

Tokalaşırlar ve Osman anahtarı müşteriye teslim eder. Arabaya doğru yönelirler, fakat o da ne? Araç yerinde yok. Ama nasıl olur? Az önce hep beraber aracı buraya park edip inmişler ve notere gitmişlerdi. Şimdiye kadar da hep birlikteydiler. Yüzlerindeki gülümse yerini endişeye bırakmıştır. Acaba buraya park etmemişler miydi? Sağa sola bakınırlar ama aracı göremezler. Köşede seyyar bir simitçi vardır, ona yaklaşıp sorarlar:

– Dayı, burada bir araç vardı, gördün mü?

– Vallahi sizin aracı görmedim ama buralarda araçları çekiyorlardı az önce…

– Tüh ya, o zaman bizim aracı da çekmiş olabilirler. Nereye çekiyorlar?

– Şu arkada yediemin parkı var, oraya çekmiş olabilirler.

– Yürüyerek gidilir mi?

– Yürüyerek 10 dakika falan, isterseniz taksiye binin, der.
Taksiye binerler ve yediemin parkına gelirler, aracı orada görünce içleri rahatlar. Ne de olsa çekilmiş olması çalınmış olmasından daha iyidir.

 

Otopark görevlisine yaklaşırlar, plakayı söylerler ve prosedür hakkında bilgi almak isterler. Otopark görevlisi yüzlerine bile bakmadan direkt lafa girer,

 

–          65 TL çekici parası, 10 TL otopark parası. Ayrıca 65 TL de ceza gelecek, onu ödeyeceksiniz.

Emekli Öğretmen,

–          Yavrum yapma etme, biz parayı zor denkleştiriyoruz. Yok mu bunun kolay yolu, dese de asık suratlı otopark görevlisi,

–          Yok dayı, usul böyle, her şey kayıt altında. Elden bir şey gelmiyor, der.

Müşteri Osman’a, Osman da müşteriye bakar, içlerinden geçirseler de dillerinden dökülmez ama gözlerinden okunmaktadır,

 

–          Ceza kime ait?

Osman arabayı satmış parayı almıştır; araç müşteriye ait, cezayı onun ödemesi lazım.

Müşteri parayı ödeyip satışı üzerine alsa da henüz arabayı teslim almamıştır; ceza satıcıya ait.

Ne yapmak lazımdı? Her ikisi de işin içerisinden çıkamıyordu. Zihinlerindeki bulanıklık yüzlerine yansıyordu. Her ikisinin de alnı kırışmış, gözler kısılmış, dudaklar burulmuş, uzaklara dalıp gitmişlerdi. Sessizliği bir kadının çığlık çığlığa bağırması keser:

–          Bu ne rezillik böyle? 5 tane otopark dolaştım. Ne hakla çekiyorsunuz benim aracımı, başka araç mı bulamadınız? Madem çekiyorsunuz, nerede olduğunu niye söylemiyorsunuz? Otopark vardı da biz çekmedik mi? Otoparklar nerede? Çekmeyin kardeşim, yazın cezayı bırakın cama, öderiz biter…

Kadıncağız bankada işlem yapmak için 5 dakikalığına aracını park etmiş, çıktığında aracını bulamamıştır. Haklı veya hasız bilinmez lakin kadının serzenişleri hiç bitmiyordu. Otopark görevlisi Osman’a döner ve:

–          Siz ödeme yapacak mısınız, diye sorar.

Osman kafasında bir karar vermiştir. Müşterisine döner ve hiç istemese de esnaflık gereği yine ortayı bulmaya çalışır:

–          Hocam izin verirseniz burayı ben ödeyeyim, gelen cezayı da siz ödersiniz.

–          Nasip kısmet kardeşim. Tamam öyle olsun bakalım…

***

Ödemeyi yapıp çıkarlarken Osman’ın gözü otoparkta çalıştığını düşündüğü bir gence takılır. Genç adam elindeki çubukla bayanın aracına bir çizik atmış, kendi aklınca bağırıp çağıran, hakaret ve küfürler yağdıran kadını cezalandırmıştır.

Osman araca binip uzaklaşırken dikiz aynasından son bir kez daha bakar. Gördüğü tablo içler acısıdır. Ödemesini yapıp aracına binen kadın geri viteste öfkeyle gaza basmış ve arkasındaki çöp tenekesine çarpmıştır.

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

13 Cevaplar

  1. Gökhan dedi ki:

    Yol yok, yeterli otopark yok, ceza çookkkk….
    kalemine sağlık…

  2. Hakan dedi ki:

    Otopark vardı da biz mi çekmedik?

  3. Tuğba Oksal dedi ki:

    Sevgili Hüseyin, yine çok keyifli bir yazı. Eline, yüreğine sağlık… Yazılarında mutlaka benim de hayatıma değen birkaç nokta oluyor her zaman. Bu yazı da onlardan biri. Arabasının çekildiği otoparka girip “Otopark vardı da biz mi bırakmadık” diyerek ciyak ciyak bağıran o kadın benim mesela Ayrıca Osman’ı ve maceralarını her hafta bekler olmuşum farkına varmadan. Cezanın ödenmesi konusunda Osman’ın bir centilmenlik yapacağını biliyordum. Artık seni tanıdığım ve seninle iş yaptığım için mi yoksa Osman karakterine ısındığım için mi bilemem…

  4. altuğ dedi ki:

    ilk aklıma gelen söz adaletin bu mu dünya :????

  5. Sona Küçükyan dedi ki:

    Maalesef devletin kendi eliyle mafyaya peşkeş çektiği rant durumları! Halk mağdur, mafya-devlet elele…

  6. H. Hüseyin Yayla dedi ki:

    1- Pazarlık sünnettir ama mutlaka bir dozu olmalı.
    2- Nakit ödeme yapmayın, mümkünse banka yolu ile ödeme yapınız.
    3- Kiminin parası kimin duası ( Türk milletine has güzel bir anlayış ).
    4- Alırken de satarken de -işlemler neticeye ulaşana kadar- aracı tarafsız bir yere/kişiye emanet ediniz.Sonra sormayın para nerede? araba nerede? diye :)
    5- Bazen taksi veya toplu ulaşım kullanmak daha avantajlıdır.
    6- İş yerleri ve binalara ait otoparklar sorgulanmalı. Belediyeler binalara ruhsat verirken nasıl bir uygulama yapılıyor?
    7- Ceza kesmek yeterli değil mi? Aracı çekmek usule uygun mudur?
    8- Anlaşmalı otoparklarda hizmet kalitesi ayaklar altında. Bunları kim denetliyor?
    9- Araçlara verilen hasarlara dair nasıl bir hak
    arayacaksınız?
    10 – Ülkemiz de yine de esnaflık ölmemiş, kırıntıları da olsa devam etmekte. Koruma altına alınması lazım.
    11- Öfkenin kimseye faydası yoktur (öfkeyle kalkan zararla oturur).
    12 – …

  7. Lutfullah DUMAN dedi ki:

    Kıssa tamam olduğu gibi hisseyi de paylaşmışsınız, böylece olay tamam olmuş.

    11 maddenin hepsi önemli.
    Paylaşımınız için teşekkür ederiz Hüseyin bey.

  8. Gülseren dedi ki:

    Bende bağırmaktan başka birşey yapamıyorum çünkü nereye kimi şikayet edeceğim????
    Bir bilebilsem??

  9. İpek Pekmezci dedi ki:

    her iş usulüne göre olsa kimse mağdur olmaz. Otopark yüzünden biz de az çile çekmedik.

  10. Dr. Abdullah Demir dedi ki:

    Araç çekme meslesi bizde gerçekten mesele. Güzel bir konuya değinmişsin Hüseyin Bey.
    Kalemine sağlık demezsek eksiklik olur.
    İyi yorumlara hizmet ettiğin ve sitemize güç verdiğ*in için teşekkürler Hüseyin Bey.
    İyi ki varsın…

  11. H. Hüseyin Yayla dedi ki:

    Abdullah Hocam ben de aranızda olmaktan dolayı çok mutluyum. Bana bu şansı verdiğiniz için de ayrıca teşekkür ederim.Buradan yorumlarını esirgemeyen, beni yalnız bırakmayan, tüm dostlarıma ve okurlarımıza da bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Sizler de iyi ki varsınız. Çok teşekkürler :)

  12. H. Hüseyin Yayla dedi ki:

    Sevgili Tuğba, aslında Osman içimizden biri… Bu hafta sen, bir sonraki hafta ben, bir sonraki hafta eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız yani hepimiz olabiliriz. :)

  13. Eser Küçükoğlu dedi ki:

    Çoğu zaman otoparklar hepimiz için sorun haline gelebiliyor, insanların otopark kullanmamakta birçok nedeni var aslında. İşim çok kısa diyerek otoparkı kullanmayız, bu sebepten dolayı uzun mesafeli yol yürümek ve bu kısa süre için park parası vermek istemeyiz. İşin bir düşünemediğimiz yönü daha var, aracı bıraktığımız yer her an bir İtfaiye, Ambulans vs. gibi araçların acil olarak kullanılması gereken istikamette olduğunu bile düşünmeyiz. İşimizi kısa yoldan halletmek sanırım hepimiz için bir düşünce haline gelmiş. Aslında hepimiz birer OSMAN’ız :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir