Takım oyunu mu? dediniz!

Genellikle toplantılar “bitse de gitsek” havasında geçer. Herkes bilindik, önceden hazırlanmış, üretkenlikten uzak fikirlerini ardı ardına sıralamak, böylece “sırasını savmak” ister. Aslında birçoğu işlerini çok seviyor da olabilir… Bir de şu sevmedikleri insanlar olmasa! Genellikle insanlar etrafındakilerin istedikleri gibi olmasını arzular. Etraftakilerde bu istekten beri değillerdir! Değiştirmeden anlaşmanın mümkün olmadığına inanılır çünkü. Çok sesliliğin, çok renkliliğin getireceği farklı bakış açılarının kişiye ve çalıştığı kuruma sağlayacağı faydaların farkında değillerdir. Kendimizden olmayanı kötü bilip, kötülerin dünyasına girmemek için ondan uzak durmak.

***

Küreselleşme ve artan rekabet, iş hayatını her geçen gün daha da karmaşıklaştırmakta, çalışanlar üzerinde baskı oluşturmakta ve yöneticilerin koşuşturmaca içerisinde neredeyse kendisini unuttuğu bir ortam oluşturmaktadır. Böylesi bir ortamda yöneticiler mevcut bilgi, beceri ve yetkinliklerine ilave olarak farklı fikirlere, yenilikçi düşüncelere ve en önemlisi de davranışsal açıdan çok daha farklı ve etkin yaklaşımlara ihtiyaç duymaktadırlar.

Böylesi bir ortamda lider yönetici mevcut görevlerini yerine getirirken, aynı zamanda ondan “etkin ve verimli çalışan bir takım oluşturması”, “vizyon belirlemesi ve strateji geliştirmesi”, “hedeflerini gerçekleştirmesi ve sonuç alması”, “şirket değerlerini ve kültürünü benimseyip, tüm ekibinin de benimsemesini sağlaması”, “iç ve dış müşterileri memnun etmesi”, “zor koşullarda pratik çözümler üretebilecek becerilere sahip olması” ve “iş ilişkilerini başarı ile yönetmesi” beklenir. Bu ve benzeri bütün beklentilerin tam anlamıyla karşılanması için lider yönetici sürekli olarak plan/lama, oyuncu bulma, takım kurma, organize etme, delegasyon, üreticilik, araştırma, iletişim ve karar verme fonksiyonlarını yerine getirmek ve bunların sonucu olarak da ekibini motive etmek durumundadır.

***

Ekibini harekete geçiren ve onların tutkularını ateşleyebilen yöneticiler, lider yöneticilerdir. Lider yöneticiler duyguları olumlu bir şekilde yönlendirebildikleri oranda çalışanların sahip oldukları performansı ortaya çıkarabilir ve verimli bir çalışma ortamı oluşturabilirler. Çünkü duygu ve düşüncenin birlikte ve bir bütün olarak geliştiği noktada kişi “gerçekten” hareke geçme isteği duyar ve motive olur, sonuçta çok daha iyi performans gösterir. Lider yönetici, çok iyi bir gelişim planlayıcısı ve aynı zamanda çok iyi bir değişim yöneticisi olmalıdır. ***

Koçluk yaklaşımıyla liderlik tarzı sergileyen yöneticiler, ekibi ile yaptıkları performans görüşmelerini geçmiş dönemin hesaplaşmasından çok, ağırlıklı olarak, çalışanların gelecekte ulaşmak istediği noktaların neler olduğuna ve o noktalara ulaşması için neler yap/ıl/acağına, hangi gelişim alanları üzerinde çalışı/lı/rsa başarılı olacağına yönelik olarak gerçekleştirir. Bu yöneticilik tarzında fikirler paylaşılır, birbirlerinden öğrenme gerçekleşir, kararlar ortak veya işbirliği içinde alınır, hedeflere ulaşma oranı yüksek olur, dolayısıyla takım ruhu ve başarıdan da söz edilir [2]. ***

Şayet bir yönetici yarının yönetici/lik dünyasında varlığını sürdürmek istiyorsa etrafındaki insanlara farklı bir gözle bakıp, tüm çalışanlarının eksik yönlerini nasıl tamamlayabileceğini düşünmeye başlamalıdır. Takım olmanın gereklerini düşünmeli; duygu/his odaklı değil, üretim ve verimlilik odaklı yönetim becerilerini geliştirmelidir [1].

***

Sözü yormayalım Konfüçyüs’le bitirelim. “Eskiler, önce devlet işlerini yoluna koyarlardı. Devlet işlerini yoluna koymak için, önce ev işlerini yoluna koyarlardı. Ev işlerini yoluna koymak için, önce kendilerine çeki düzen verirlerdi. Kendilerine çeki düzen vermek için, önce düşüncelerini yoluna koyarlardı. Düşüncelerini yoluna koyabilmek içinse, önce bilgi eksikliklerini giderirlerdi.”

 

Konu ile ilgili özlü sözler:

İş’te birlik olmazsa, fikirde birlik kâr etmez. / Muhammed İkbâl

Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. / Ziya Paşa

Bir kilometre laf söyleyeceğine, bir metre iş yap. / Japon Atasözü

Ahlâken yanlış olan bir şey, ne siyaseten ne de idareten doğrudur. / M. Chiang

 

Kaynaklar:

Oylum Çağan, “Takım oyunu mu, o da ne?”, https://www.yenibiris.com/

Naci Demiral, Koçluk Yaklaşımıyla Lider Yöneticilik, https://thecoachingcompany.com.tr/tr/default.aspx

Prof. Dr. Recep Bozlağan, Liderlik ve Ekip Çalışması Sunumu.

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir