Çöz Çözebilirsen

ÖNCE KENDİNE VE YOLDA SENİNLE BİRLİKTE GİDENLERE  İNAN

Bir çiftçi, şehirdeki pazardan aldığı koyunu yürüyerek köyüne götürüyordu. Yolda koyunu alırken yaptığı sıkı pazarlığı hatırlıyor ve kendi kendisini tebrik ediyordu.

O sırada, yolun kenarında saklanmış olan dört hırsız, çiftçinin ardındaki koyunu çalmaya karar verdiler ve aralarında gizli bir plan yaptılar.

Hırsızlardan birisi ortaya çıkıp çiftçiye yaklaştı. Selam verdikten sonra şöyle dedi:

“Amcacığım, bu kaplanı nereye götürüyorsun? Şehirde kaplan satmaya mı başladılar artık?”

Çiftçi şaşırmış bir şekilde cevap verdi.

“Sen neden bahsediyorsun Allah aşkına? Bu yaşa gelmişsin, kaplanla koyun arasındaki farkı göremiyor musun? Bu bir koyun, kaplan değil.”

Sonra yürümeye devam etti. Aradan birkaç dakika geçmemişti ki, ikinci hırsız, çiftçiye yaklaştı ve, “Amca, bu kaplanı nereye götürüyorsun? Bu arada, cesaretine hayran kaldım. Bir kaplanla ıssız bir yolda yürümeye herkes cesaret edemez,” dedi.

Çiftçi ona da ardındaki hayvanın bir koyun olduğunu söyledi; ama, küçük de olsa içinde bir şüphe uyandı. Hayvan ya gerçekten kaplansa? Geriye döndü, hayvana baktı; ah, evet bu bir koyundu. Ama ya…

Derken, üçüncü hırsız geldi adamın yanına.
“Bana bu kaplanı nasıl yakaladığını anlatır mısın?” diye
sordu çiftçiye.

Adam bu defa cevap vermeden hızlı hızlı yürümeye başladı, içindeki şüphe giderek büyüyordu. Tamam, o hayvanın koyun olduğunu kendisi biliyordu; ama, bu kadar insan niye durup dururken hayvana kaplan diyordu ki? Yoksa, kendisi mi yanılıyordu?

Çok geçmeden, dördüncü hırsız çıktı adamın karşısına.

“Aman Allahım! Şu kaplanın güzelliğine ve azametine bak! Amca nereden buldun bu yırtıcı hayvanı. Aman dikkat birilerini parçalayıp yemesin!…”

Çiftçi şimdi şüpheler içinde kıvranıyordu. Bir sürü insan kendisine o hayvanın kaplan olduğunu söylemişti, demek ki bir bildikleri vardı. Onu evine götürdüğünde üstüne atılırsa ne yapacaktı? Koyun gibi görünüyordu, evet, ama ya gözleri onu aldatıyorsa? Hayatını tehlikeye atmaktansa, bu hayvandan kurtulmak daha emin bir yoldu. Böyle düşünerek, koyunu bırakıp köyüne doğru kaçmaya başladı.

Saklandıkları yerden çıkan hırsızlar da koyunu götürüp pişirdiler ve kendilerine mükemmel bir ziyafet çektiler.

***

HER ZAMAN ÖĞRETMENE SAYGI DUY

Fatih bir şehzade olduğu için çok küçük yaşlardan itibaren ona göre eğitim almıştır. Fatih hocası Akşemseddin’den dersler alırken bazen haddini aşan hareketlerde bulunurdu. Bu durumu Sultan II. Murat’a söyleyen Akşemseddin’e II. Murat bir öneride bulunur. Bu öneriye göre, Akşemseddin Fatih’e ders verirken Sultan II.Murat izin almadan medreseye girer. Bu duruma kızan Akşemseddin II. Murat’a tokat atar ve “İlim meclisine izin almadan girme, çık izin alda gir” der. Bu durumdan oldukça etkilenen Fatih, babasının yani bir Osmanlı Padişahı’nın bile ilim meclisinde nasıl davranması gerektiğini görür ve bir daha hiçbir hocasına saygısızlık yapmaz.

***

YORUM YAPMADAN ÖNCE İŞİN SONUCUNU BEKLE

“Ankara’da öğrencilik yıllarım hep yoksullukla geçmiştir. Günlerce parasız dolaştığım, tuzsuz makarnalara talim ettiğim olmuştur. ” diye başlar hikaye ve şöyle devam eder.

“Yine, cebimde sadece bir çay parası olduğu bir gün, mahallemizdeki kahveye girdim. Çayımı içtim, çay çok güzeldi. Üstelik hararetim de vardı, bu çay beni kesmedi. “Keşke bir çay param daha olsaydı, bir de yanında sigara” diye düşünüyordum. (Hiç böyle bir şeyi çok isteyip de, hemen ardından elde ettiğiniz oldu mu? Simyacı’da yazdığı gibi “Bir şeyi çok isterseniz bütün evren size yardım eder”. Eder mi sizce de?)

Bu arada elinde bağlanmamış kravatla birisi kahveye girdi ve kahveciye seslendi: “Orhan abi kravat bağlayabilir misin? Hükümet’te bir işim var da.” Orhan abi, hayır anlamında başını salladı. Kahvede benden başka birkaç ihtiyar vardı. Onlar da hayır anlamında başlarını salladılar. Ben yardımcı olabileceğimi söyledim. Ben kravatını bağlarken, adam da “Orhan abi, yap delikanlı ile ikimize demli birer çay.” Demez mi? Üstelik cebinden sigarasını da çıkararak ikram etmez mi? Ben kravatını bağladıktan sonra; adam çok teşekkür etti. Çayları ödedi ve kahveden çıktı.”

***

Bu sefer hikayelere ek olarak bir şey yazmayacağım. Sizleri biraz düşündürmek istedim. Başlıklar size ipucu olsun. Hadi bakalım ne dersler çıkardınız? Alalım cevapları.

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir