Teknik öğretmenlerin mağduriyeti nasıl giderilir?

“Medeniyetin ilk şartının adalet” olduğu…
Ya da
“Hukuk ile medeniyet ve kültürleri arasında ahenk kuramayan cemiyetlerin bedbaht” olacağı…
Veyahut ta
“Adaletin hükmün ve yönetmenin ruhu” olduğu söylenir… de söylenir…
Sizce de öyle değil mi?
Bugünkü yazımı kalemimim/klavyemin hakkı için yazıyorum…
1998’den bugüne kadarki süreçte mesleki teknik eğitim almış, uzun yıllar emek vermiş birçok kişi katsayı probleminden ötürü meslek liselerinden, ilgili bölümlerin mühendisliklerine girememiş sadece kendi bölümünün öğretmenliklerine girerek atanabilme konusunda ciddi sıkıntılar yaşamış ve özel sektörde unvansız olarak çalışmıştır./çalıştırılmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 13 Kasım 2009 tarihinde 27405 sayılı Resmî Gazete’nin 15546 sayılı kararıyla Teknik Eğitim Fakültelerinin kapatılmasıyla 2010 yılı itibariyle Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri’ne öğrenci alımı durdurulmuş yerine Mühendis yetiştirilmek üzere Mesleki ve Teknik Eğitim fakülteleri bünyesinde ve altyapısı kullanılarak Teknoloji Fakülteleri kurulmuştur. Gelinen nokta, mevcut sistemde 2009’dan sonra meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin mağduriyetini gidermiştir ve geçtiğimiz aylarda katsayı uygulaması da kaldırılarak tam anlamıyla eğitimde eşitlik sağlanmıştır. Fakat bu şu gerçeği asla değiştirmemiştir. 1998 ile 2010 yılları arasında mesleki ve teknik liselerden mezun olanların yüksek öğretim imkanı, Teknik Eğitim Fakülteleri olarak sınırlandırılmıştır. Kuşkusuz ki mesleki ve teknik eğitim bu süreçten hayli zarar görmüştür. Bu doğrultuda sadece kendi alanlarının mühendislik bölümlerine gitmek isteyen on binlerce genç mağdur olmuştur.
Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının özellikle 1996 yılında başlayan ve her yıl giderek azalan ve 2000’li yıllarda %5 düzeylerine kadar gerileyen atamaları binlerce teknik öğretmenin özel sektörde unvansız olarak çalış[tırıl]masına yol açtı.
1992 yılında çıkarılan 3795 sayılı kanunun 3. maddesinin e bendinde “Teknik öğretmen unvanını kazananlar için ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarıyıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında “mühendis” unvanı verilir.” ifadesi yer almaktadır. Bu kanunla Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun olan teknik öğretmenlere mühendislik tamamlama imkânı “Tamamlama programına girebilmek için adayların, Üniversitelerarası Kurul tarafından ilgili mühendislik fakültelerine hazırlatılan ve her yıl bir defa merkezi olarak düzenlenen Yeterlik Sınavından (100) tam not üzerinden en az (50) almaları gerekir. En az (50) not alan adaylar arasında en yüksek not alan adaydan başlamak suretiyle kontenjan sayısı kadar aday programa girmeye hak kazanır” hükmüne binaen sunulmuş olmasına rağmen 2002 yılından bu güne kadar çeşitli sebeplerle bu kanun/hüküm ve hak etkin bir şekilde işletilememiştir. Bunun işletilmesine yönelik olarak üniversitelerimizdeki “teknik yetersizlikler” ileri sürülmektedir. Bu makul bir yaklaşım değildir. Ayrıca teknik bir gözle Mühendislik Fakültelerinin ve Teknik Eğitim Fakültelerinin müfredatları incelendiğinde ne denli benzerlikler olduğu da açıkça görülecektir.
Acilen neler yapılmalı?
3795 sayılı kanuna acilen işlerlik kazandırılmalı ve “2 yarıyıl” süreli olarak mühendislik tamamlana eğitimi açılmalı,
2009 yılında kapatılan Teknik Eğitim Fakülteleri’nin mezunlarına yönelik olarak hem kendi branşları doğrultusunda uygun programlarda yüksek lisans yapabilmeleri hem de doğal olarak üniversitelerde öğretim görevlisi/üyesi olma haklarının düzenlenmesi,
Öğretmenlik haricinde kamuda, sanayi ve endüstri iş kollarında çalışan “Teknik Öğretmenlere” resmi olarak “Teknolojist, Uygulama Mühendisi, Uygulama Uzmanı vs gibi” tanımlanmış unvanların verilmesi,
gibi konular/sorunlar çözülmelidir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurularak, teknik öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi meselesine sırasıyla Başbakanımızın, TBMM Başkanımızın, Milli Eğitim Bakanımızın ve YÖK Başkanımızın dikkatlerini çekmek isterim.
Özetle: Teknik öğretmenlerin mağduriyeti giderilmeli ve hakları gecikmeli de olsa verilmelidir. “Bir tabip muayenenin hakkını, bir alim ilminin hakkını, bir yazar kaleminin hakkını, bir çizer sanatının hakkını, bir yönetici/amir hükmünün hakkını vermelidir. Adaletin karşıtı zulümdür. Allah “zulmü kendime bile haram ettim” buyurmaktadır…
Bizler kim oluyoruz ki…
Vesselam…

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

4 Cevaplar

  1. Teknik Öğretmen dedi ki:

    Teknik öğretmenlerin mağduriyetleri giderilmelidir ! Biz ülkenin üvey evlatları değiliz !!! İmza yetkisi istiyoruz.

  2. Yaşar ATAY dedi ki:

    Ben de TEKNİK ÖĞRETMENİM 32 yıl dır. O zamanlarda aynı çalışmalar vardı.1979 da mezun olduğumda bizlere yurt dışı çıkış yasağı vardı.Araştırabilirsiniz.Yani o zamanlar çok değerli teknik elemanlardık.Mühendis kardeşlerimiz bizlere de ünvan verileceği zaman hemen odalarını devreye sokup engellemeye çalışıyorlar malesef.Sayıları çok az olan teknik öğretmenlerden çekincelerini anlamak konusunda bir anlam varamiyorum.Oysa müh.çalışma alanları ile bizler faklı kulvardayız.Desteklerini bekliyoruz.Şimdiden TEŞKKÜRLER Yaşar hoca Buca/izmir

  3. Dr. Abdullah Demir dedi ki:

    Hocam hep beraber hukuk içerisinde kalarak mücadeleye devam edeceğiz. hak için mücadele kutsaldır…

  4. ahmet uğur dedi ki:

    MYO makine teknikerliği mezunuyum. DGS ile Teknik eğitimi bitirdim. Halen teknikerim benim 3 yıllık emeğimi kimden alacam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir