Ruh Amelesi
Nurettin Topçu’nun “Türkiye’nin Maarif Davası”nda kaldığımız yerden bir miktar daha devam edelim. Maarifi meydana getiren dört ana unsur vardır. Bunlar; ders, talebe, muallim ve dar manada öğretim yeri olan mekteptir. Bu dört unsur, mektep denen içtimai müessesenin dört duvarı gibidir. Bu dört duvarın hepsinin de sağlam oluşu ile mektep ve maarif ayakta durur. Bu bağlamda paylaşımlarıma biraz daha devam etmek arzusundayım.
- Hürmet, ibadetin temelidir, ruhudur. Hürmetsiz ve ibadetsiz insan birbirine saldırır, hürmetsiz gençlik mitinglerde yumruk yarışması yapar. Her sokak köşesinde dalaşan, birbirini tekmeleyen çocuklar uzvi yaşayışlarına terk edilmiş, ihmal edilmiş çocuklardır. Bunlardan yarın zalimler ve katiller çıkacaktır. Sokak, yarınki hayat bahçemizin fidanlığıdır.
- Devrimiz, insanı hoyratlaştırmaya, zalim ve insafsız, gaddar ve sevgisiz yapmaya kabiliyetli bir devirdir. Zira daima ilerleme yolunda yürüyen insanlığın kılavuzu, kalpsiz, vicdansız bir varlık olan makinedir. Makineye şahsiyet verilemez. Biz şahsiyet sahibi insanlar yetiştirmeliyiz.
- Duygular sahasında eğitim en küçük yaşta başlar. Kalbe yapılan ilk aşı, merhamet aşısıdır. Sonra, hemcinsini sevmek ve sevdiği için aldatmamak, ihmal etmemek aşıları yapılır, cemaat sevgisi verir.
- Ders, hakikatlerin araştırılmasıdır. Teknik ancak ilimlerin tatbikatı diye ve onlardan sonra ele alınır. Talebe hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevi olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değildir.
- Talebe, halkın girdiği her yere girmez, halk gibi konuşmaz, avare insanlar gibi yürümez. Bir şehrin maddi zabıtası polis teşkilatı olduğu gibi, manevi zabıtası da din adamlarının hemen yanında yer alan talebe zümresi olmalıdır. Katolik filozofu Olle Laprune kilisenin tahsil gençliğine hitap ederken: “Siz büyük adamlarsınız. Parlak elbiseler giymek size yakışmaz!” diyordu. Bütün mektep gençliğimize diyorum ki: “Siz büyük adamlarsınız, halka karışmak size yakışmaz! Siz halkın önünde yürüyeceksiniz.”
- Maarif, cemiyet içinde idealler doğurur. İdeal, genç ruhların hayat sahnesinde tırmanmayı gaye edindiği ilim, sanat, ahlak ve din dünyasına ait zirvelerdir.
- Pek acı bir durumla karşı karşıyayız. Sadrazam konağının, vergi dairesinin, bankanın, kasap dükkanının birer yapı tarzı olsun; fakat insan ruhunu işlemekle görevli mektebin yapı tarzı olmasın!..
Yazıma Topçu’nun “İsyan Ahlakı”nı konuk ediyorum.
“Bize, bir lütuf gibi saadet bağışlayan değil, bizde mesuliyet şuuru yaratan insan lazımdır. Saadet, bizdeki iradenin yarattığı deruni bir aydınlık olmalıdır. Bize, kin ateşi içinde kuvvetle hak kazanan değil, hakikat aşkıyla hakkını yaşatan insan lazımdır. Bize “firdevs-i aladan ve bunca sevdadan” vazgeçmiş hak âşıkları lazımdır.”
***
“Fayda, mutluluk, içgüdü, toplumun kendisi, bunların hepsi de insanın kurtulması gereken, o nispetle insanî kölelik şekilleridirler. İnsan ancak, hayatın bütün bu kuvvetlerini aşabildiği ölçüde ahlaklı olabilir. Sonunda insan kendi âlemini dolduran hayalleri küçümseme noktasına ulaşır ve kâinattan daha çok kendisinin farkına varmaya başlar. Oysa toplum tam aksine, ferdi hareketin özlem duyduğu, atıldığı bir ideal, yani merhametin ve isyanın eseri olan ideal olmalıdır. İnsanlıkta inançların tesirli bir şekilde yayılması, gerçekten, toplumun ve medeniyetin yaratıcısıdır. İşte bu yayılmadır ki, her birimizi gücümüz nispetinde birer asi, yani birer ahlaki varlık haline getirir. Biz, bütün insanlığın selametini bu inançların yayılması olgusunda aradık.
***
Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lâkin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Bunu yapacak olanlarda muallimlerdir.
Özetle: Muallim meselesi, maarif davamızın ana meselesidir. Maarifi yapacak olan muallimdir.