Hyundai’deki yönetim değişikliğinin gizemi nedir?
Hyundai’deki değişimden bahsetmek istiyorum. Daha sonra da bu değişimi, dilimin döndüğünce otomotiv pazarındaki satışların DNA’sına bağlamak gibi de iddialı bir hedefim var.
Hyundai, son 10 yılda Türkiye’de birçok firmanın yapmaya cesaret edemediği atılımlara imza attı. Türkiye’de Ralli’ye takım verdi. Uzun süreli garanti uygulamasına geçti. Fiyatlarda çok agresif oldu.
Bunun sonucunda da Türk binek otomotiv pazarının tartışmasız lideri konumundaki Renault’yu tahtından indirdi. Gerçi bu yarış, foto finiş ile belirlenen ve ardından çok konuşulan bir yarış olmuştu ama otomotiv sektörünün kabul ettiği resmi rakamlarda 2009 yılını Hyundai’nin lider kapattığı yazıyor.
Peki Koreli marka bu liderlik için nelerden vazgeçti. Ya da bir başka deyişle liderlik için atılan taşlar, hedeflenen kurbağaları vurdu mu?
Bana sorarsanız hayır.
Ancak, hemen belirtelim bence Hyundai’nin o dönemdeki agresif tutumunun ardında global büyüme stratejisine paralel Kibar Holding ile olan hisse değişimi planları ve yatırım görüşmeleri yatıyordu. Markanın bir şekilde zirveye oynaması gerekiyordu. Karlılık çok da önemli değildi. Fakat bu dönem yakalanan hızlı satış ya da başka bir deyişle sürüme oynama, bugünkü şartlarda sürdürülebilir bir strateji olmaktan çok uzak. Nitekim 2009 yılında yakalanan yaklaşık 65 binlik satışın ardından, geçen yıl 50 bine gerileyen bir satış performansı yakalandı. Bu yıl ise şimdilik 28 binlik bir satış var. Bu iki yılın da büyüme anlamında tarihi rekorlar yılı olduğunu hatırlatalım.
Bunda en büyük rolü ise satınalma tercihinde büyük ağırlık taşıyan fiyat unsurunun artık eskisi kadar cazip olmaması oynuyor. Hyundai, aldığı bir kararla büyük oymayı isterken, ucuz otomobil yaftasından kurtulmaya çalışıyor.
Zira dikkat ederseniz bir zamanların kampanya ve indirim şampiyonu olan hatta ÖTV farkı bizden sloganlarının mucidi olan firma, artık kampanyalara karşı çok soğuk davranıyor.
Markanın yeni stratejisinde, önemli bir hedef olarak şekillenen kaliteli otomobil algısına ulaşmada, ucuzcu yaftasının yerinin olması beklenemez. Nitekim bayi ve satış teşkilatına da bu mesaj verilmiş.
Bu stratejinin başarılı olup olmayacağını bize zaman gösterecek. Fakat spordaki moda deyimle, “Geri dönüş”lerin, otomotive yansımasının, son dakika atılan bir gol kolaylığında olmadığı da bir gerçek.
Kaynak: Dünya Gazetesi otomotiv editörü Gültekin Kara’nın 15.08.2011 tarihinde yayımladığı “Fiyatla gelen fiyatla gider” konulu makalesinden derlenmiştir.