Üç Boyutlu Deneyimler Türkiye’nin Yerli Otomobilinin Üretilmesinde Başrol Oynayabilir

Türkiye’de en fazla Ar-Ge merkezine sahip sektör olan otomotiv sektörü, bu Ar-Ge gücünü üç boyutlu deneyimlerle birleştirme ve Türkiye’nin yerli otomobilini yaratma idealinde itici güç olarak kullanabilir.

– Avrupa’nın en büyük yazılım şirketlerinden olan Dassault Systèmes’in sunduğu üç boyutlu deneyimler sayesinde, bir otomobilin tüm tasarım, prototip ve ürün test süreci 24 ay’dan 12 ay’a iniyor.

Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri olan ve Türkiye’deki varlığını her geçen yıl güçlendiren Dassault Systèmes, 16 Ocak’ta düzenlediği basın buluşmasında otomotiv sektörüne ve yerli otomobil üretimine üç boyutlu deneyimler gözünden farklı bir bakış getirdi.

Otomotiv ve taşımacılık sektörüne yönelik de teknoloji çözümleri sunan Dassault Systemes’in Türkiye Genel Müdürü Burak Süsoy, Kanal Satış Direktörü Hakan Dadağlıoğlu ve Direkt Satış Yöneticisi Gönenç Uluçay’ın katıldığı buluşmada, “Türkiye kendi yerli arabasını üretebilecek mi, başta ve yazılım teknolojisindeki son gelişmeler buna nasıl katkı sağlayabilir ?” konusu üzerinde duruldu.

Üretimde sıfıra yakın hata

Etkinlikte görüş ve öngörülerini açıklayan Dassault Systemes Türkiye Genel Müdürü Burak Süsoy, Türkiye yerli otomobilini üretmek istiyorsa, amansız bir rekabetin yaşandığı otomotiv pazarında tasarımdan üretime ve satışa kadar her süreçte teknolojideki son gelişmeleri son derece etkin şekilde kullanması gerektiğini vurguladı. Bu teknolojiler arasında üç boyutlu yazılım ve deneyim çözümlerinin öne çıkması gerektiğine değinen Süsoy, şunları söyledi: “Türkiye’nin hep büyük bir ideali olan kendi yerli otomobil markasını üretmesi konusunda üç boyutlu deneyimlerin tasarım ve üretim sürecinde büyük katkıları olabileceğini düşünüyoruz. Sanal prototip ve üç boyutlu modelleme teknolojileri ile üretim sürecinde sıfıra yakın üretim hatası elde etmek mümkün hale geliyor. Üretici ve tüketicilerin artık fazla bekleme lükslerinin olmadığı bir dünyadayız. Sunduğumuz teknolojiler sayesinde 24 ay olan tüm tasarım, prototip ve ürün testi süreci üç boyutlu teknolojier sayesinde 12 aya, hatta daha azına iniyor. Bu çok ciddi bir oran.

Süreci en verimli, karlı ve interakitf yönetmek için üç boyutlu deneyim

Dünya devlerinin hakim olduğu otomotiv pazarında ‘Yüzde yüz Türk otomobil markasını ve otomobilini yaratacağım dediğinizde, ateşten bir gömlek giyersiniz” diyen Süsoy, Türkiye’nin yerli otomobilini üretecek birikim ve altyapıya sahip olduğunu, fakat tüm sürecin en karlı, verimli ve interaktif şekilde yürümesi için devreye üç boyutlu deneyimlerin girdiğini söyledi. Süsoy, “Dassault Systemes olarak kendimizi bir ‘’üç boyutlu deneyimler şirketi’’ olarak konumluyoruz. Müşterilerimize eşsiz deneyimler oluşturmalarında yardımcı olacak çözüm ve araçları geliştiriyor, onların tasarım ve üretim döngülerini en aza indirgiyoruz.  Örneğin My Car Experience çözümümüzle üretici firmalar tüm süreçlere son kullanıcıyı da dahil edebiliyor. Üretici; son kullanıcı, bayiler ve müşteri gruplarından ürünün gelişme aşamasında, ürün tasarımı yapılırken ve üretilmeden geri bildirim  alabiliyor. My Car Experience çözümü üstünden yorumları, fikirleri topluyor. Bu şekilde ürün pazara sunulduğunda satış ve beğeniye dair kaygılar  en az indirgenmiş oluyor. Bu esasında Ar-Ge’yi sokaktaki insana kadar taşıyan bir süreçtir. Türkiye’de en fazla Ar-Ge yatırımın yapıldığı sektörlerden birisi otomotiv. Bunu üç boyutlu deneyimleme ile birleştirmek önemli bir katma değer yaratacaktır. Diğer yandan üç boyulu ortam olmadan artık sağlıklı testler yapmak imkansız gibi. Sadece yerli üretici değil uluslararası markalar için de otomotiv ve otomotiv yan sanayi üretimi yapan firmalarımız bu teknolojileri kullanarak büyük faydalar sağlayabilir” dedi.

Dünyada yaşanan başarı hikayelerinden birini örnek olarak veren Süsoy, Jaguar Land Rover’ın yeni modellerinin yaratım sürecinde; PLM’den simülasyona kadar birçok teknolojilerini kullandığını söyledi. Firma, yeni geliştirdikleri modellerde özellikle Dassault Systemes’in simülasyon yazılımları kritik rol oynadı. Çelik saç yerine alüminyum kullanan üretici, araçlarının ağırlığını azalttı. Hem yakıt, hem de ürün ve işletme maliyeti azaldı.

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir