Sihirli Kelimeler

Alpay’ın “Fabrika Kızı” şarkısını bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Hani “Bir evi olsun ister bir de içmeyen kocası” sözlerini içerisinde barındıran şarkı…

Eskiden içki içmemek -eş adayı açısından- önemli bir ölçüttü.

Bizim inanışlarımıza göre içki, bütün kötülüklerin anasıydı.

Bir kişi içiyorsa eğer, tüm kötü alışkanlıklara da kapısı açıktı.

Kız istemeye gidildiğinde erkek tarafı büyük bir gururla söylerdi; “Oğlumuzun içkisi, kumarı yoktur” diye…

O dönemde flörtün en popüler mekânı pastanelerdi.

Sevgililer veya görücü usulü tanışanlar pastanelerde buluşur, muhallebi yer, sohbet ederlerdi.

Birbirlerini yakından tanımak için belki de tek şanslarıydı.

Bu mekânlar samimiyeti temsil ederdi. Eğer ki bir erkek sizi pastaneye davet ediyorsa niyeti ciddi ve duygularında samimi demekti.

Belki de henüz ilaçlı kolalar keşfedilmemişti. :))

Bir diğer mekân da çay bahçeleriydi. Özellikle de denize kıyısı olan mahalle bahçelerinde buluşup çay içmek romantizmin doruklara çıkması için eşi bulunmaz bir ortamdı.

Çay bahçeleri hızla artarken bir de yanında aile çay bahçeleri türemeye başladı.

Ne demekti “Aile çay bahçesi”? İçerisinde ne tür mesajları barındırıyordu?

Sıradan bir Aile çay bahçesinin içerisinde ne tür mesajlar olabilirdi?

İlk olarak “İçeride aile var” anlamına geliyordu.

Burada taşkınlık yapılmasına izin verilmez.

Hanımlar da rahatlıkla içeri girebilir. Buraya gelen hanımlar bizim bacımızdır.

Gençler dikkat! Anne babalar burada, siz gidin başka yerde takılın.

Burada alkollü içecekler yok.

Çaylar ve meşrubatlar ucuz, her bütçeye uygun.

Burada çekirdek çitleyebilirsiniz.

Buraya ev yapımı kekler, poğaça ve böreklerle gelebilirsiniz.

Paylaşımcıdır aile çay bahçeleri, yan dükkândan aldığınız simitle sabah kahvaltısını bir sıcak çay eşliğinde burada yapabilirsiniz.

Böyle baktığınızda içerisinde ne kadar çok şey barındırıyor, değil mi?

Düşünsenize, bugün birçok marka tek bir kelime ile böylesine birçok mesajı verebilmek adına reklamcılara milyonlarca lira ödemek zorunda kalıyorlar. Hâlbuki ilk bakışta ne kadar sade duruyor değil mi “Aile çay bahçesi”…

Aile bizde çok önemli bir kavramdır.

Birçok firma reklamlarında aileyi kullanmıştır.

Aile bir imajdır, sevgiyi ve sadakati temsil eder.

Hele ki içerisine çocuklarla nineleri de ekleyince masumiyeti de pekiştirmiş olursunuz. Dedeler alınmasın onları da ekleyelim. :)

Şimdilerde reklamcılar başlarını ellerinin arasına almış düşünüyorlar; rekabetin ve markanın yoğun olduğu bu dönemde, bu tür mesajlar verebilmek için nasıl bir slogan kullanalım?

Birçoğu da bunu başardı aslında.

Aklınıza geldi değil mi? Evet, o işte, tam da düşündüğünüz reklam.

Reklamların baş aktörlerinden ve Türkiye’nin devlerinden birçoğu (başta da otomotiv sektörü, gıda sektörü, temizlik sektörü v.b. olmak üzere hemen her sektör) aile kavramını kullanmıştır.

Görsel olarak tamam da acaba tek başına kullanılan kelimeler yeterli miydi?

Özellikle reklam filmlerinde görseller tamamlayıcı etken olabiliyor. Tıpkı binalar veya mekânlar gibi.

Mesela siteler çıktı piyasaya. “Site” denildiğinde güvenlikli, sosyal tesisli, otoparklı, asansörlü yerleşim alanlarını bir arada bulundurduğunu hemen anlayıveriyorsunuz.

Otomotiv sektöründe plazalar gelişti. Satış, servis, yedek parça, sigorta, kredi ve 2.el hizmeti verebildiklerini ifade etmeye başladılar.

Özel okullar “Hem sosyal hem kültürel hem de akademik olarak çocuklarınızı başarıya ulaştırabiliriz. Bize gelin, biz de her şey mevcut” mesajı verdiler. Bu mesaj, eğitimin yanında çocuklarınızın kişilik gelişimine de yardımcı oluruz anlamı da taşımaktadır.

Ne kadar çok “ hepsi bir arada” var değil mi? Bu örnekler daha da artırılabilir.

Evet, görselle birleşince isimler çok şey ifade edebiliyor ama sihirli kelimeleri bulmak hiç de kolay değil. Marka olmak da hiç kolay değil.

Hele ki dünya markası olmak hiç kolay değil…

Çok yakın bir zamanda bir arkadaşım dünya devi bir markada işe başladı.

İşe başlar başlamaz markayla ilgili ilk sözleri neydi biliyor musunuz?

–    Burada o kadar güzel karşılandım ki anlatamam, adamların nasıl dünya devi oldukları belli.  Şirket çalışanına yatırım yapmış, çalışanları da neleri varsa şirkete katmış. Şirket çalışanlarına katmış, çalışanlar da markayı almış en tepeye taşımış.

ve devam etti. İşte size (arkadaşımdan) sihirli kelimeler;

–    “ Mutlu çalışan, mutlu marka!..”

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

6 Cevaplar

  1. Tuğba Oksal dedi ki:

    Merhaba Hüseyin,

    Çok güzel bir yazı daha :) Çok güzel yola çıkıp harika bağlamışsın… Keşke bugün Türkiye’de marka haline gelmiş firma sahipleri de okusa da bir şeyler anlasa…

  2. Gökhan dedi ki:

    Benim için sihirli kelime; “Galatasaray”… :)

  3. Elif dedi ki:

    Benim sihirli kelimem; “emeklilik” :)))

  4. Hakan dedi ki:

    Abi süper yazı, benim için sihirli kelime Hüseyin Yayla, sen bir markasın bence

  5. Gökçe dedi ki:

    Almak için vermek lazım, çalışanlarınız iyi olmadığı sürece hiç bir yere varamazsınız. iyi çalışan olmanın yolu da mutluluktan geçiyor.

  6. Gülseren dedi ki:

    Mutlu çalışan,emeğinin karşılığını maddi manevi alandır.o zaman büyür kurumlar..eline sağlık..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir