Pazar 2 – Almak Şart mı?

Osman, adresteki bölgeye varmıştı fakat aracıyla daha fazla ilerleyemiyordu. Gitmek istediği sokakta semt pazarı kurulmuştu. Aracına uygun bir park yeri bulup aracını park etti. Müşterisini aradı ve müşterisi ona pazar içerisinde bir noktada beklemesini söyledi.

Müşterinin “bekle” dediği yerde geniş bir tezgâh vardı. Osman tezgâha şöyle bir göz gezdirdi. Tezgâhta daha çok bayan iç giyim ürünleri vardı. Manzara Osman açısından hiç de iç açıcı değildi; utana sıkıla beklemeye başladı.

Osman tezgâhın önünde bekliyordu ama tezgâhtar da bu durumdan hiç mutlu değildi. Alışveriş yapmayacak bir kişi tezgâhın önünü kapatıyordu. Osman tezgâhtarla göz göze gelmemeye çalışarak bir saatine baktı bir cep telefonunu kurcaladı; saniyeler saat gibi gelmeye başlamıştı artık. Kafasını kaldırıp gelen geçen insanlara baktı, gözleri yaklaşanların içerisinden müşterisini arıyordu. Müşterisi 5–10 dakika içerisinde yanında olacağını söylemişti ama Osman’ın 1 saniye bile fazladan beklemeye tahammülü yoktu. Gözü birden az ilerideki “ne alırsan 1 TL” tezgâhına takıldı. Onun önünde beklerse belki daha rahat edecekti. Hem belki de faydalı bir şey bulup satın alabilirdi. Zaten müşterisi de geldiğinde cep telefonundan kendisini arayabilirdi. Bu düşünce Osman’ı çok rahatlatmış, kuş gibi hafiflemesini sağlamıştı.

Bu sadece Osman’a has bir durum değildi. Genelde insanlar alışveriş yapmayacakları durumda kendilerini o dükkâna ait hissetmezler ve bundan büyük rahatsızlık duyarlar. Belki de bu yüzden özellikle de beyler, hanımları ile alışverişe gittiklerinde dışarıda beklemeyi tercih ederler.

Satış danışmanları da alışveriş yapmayan müşteriyle boş yere (!) uğraşmak istemez. Mağaza içerisinde aylak bir şekilde dolaşan müşteriye yaklaşır ve:

–          Yardımcı olabilir miyim, derler.

–          Sadece bakıyorduk, diyen müşteriyi de hiç sevmezler.

–          Hıhh! Sadece bakacakmış… Bir şey almayacaksa ne işi var burada, diye içlerinden geçirir ve arkalarını dönüp giderler.

 

Oysa psikoloji der ki; eğer bir kişi bakmak için bile olsa dükkâna giriyorsa o kişi potansiyel bir alıcıdır.

Bırakın insanlar rahatça dolaşsınlar, özgürce ürünlere dokunabilsinler. Bir şey sormak istediklerinde gelip size sorarlar. İçeride ne kadar çok zaman geçirirlerse sizin için o kadar iyidir. Sorduğu şey sizde yoksa hemen çıkıp başka bir yere gidecektir. Ama içeride geçireceği zaman içerisinde gördüğü bir şeyden etkilenebilir, fikri değişebilir. Bütçesi hakkında kendini yeniden sorgulayabilir, yeniden bir satın alma kararı verebilir.

Siz onun üstünde satın alma baskısı oluşturdukça belki de o satın almaktan uzaklaşacaktır. Belki de insanlar internet üzerinden alışverişi bu yüzden seviyorlardır. Bu konuya da ayrıca bir bakmak lazım.

***

Son zamanlarda Otomotiv sektöründe de bazı işlerin yolunda gitmediğini görebiliyoruz. Önceleri showroomlarda yapılan test sürüşü, araç lansmanı, brunch v.b. aktivitelere yoğun bir katılım olurken şimdilerde bu tür aktivitelere katılım çok az olmaktadır.

 

Buradan ortaya şu sonuç çıkıyor ki; Otomotiv sektörünün showroom anlayışına bir yenilik getirmesi gerekiyor.

Bu konudaki fikirlerimle ilgili aşağıdaki linke girerek daha önce yazmış olduğum yazımı okuyabilirsiniz:

https://www.otoguncel.com/yazar/h-huseyin-yayla/darisi-basimiza-diyelim/

İnsanlar sıkılmadan gelip araçları görebilsinler, satın alma baskısı olmadan incelesinler, test sürüşü yapsınlar. Algıyı değiştirmek,  pazarlamada farklı bakış açıları yakalamak lazım.

Eğer siz insanların içine bir ateş düşürebilirseniz mutlaka bir gün dönüp geri gelecekler ve satın alacaklardır…

***

Nihayet Osman’ın müşterisi gelir, tokalaşırlar. Aracı görmek üzere pazarın içerisinde yola koyulurlar. Tezgâhtarlar satış yapabilmek adına “ avazı çıktığı kadar” bağırıyorlardı;

“ Sudan ucuz bunlar “

“Beğenmezsen para yok”

“Gel abla, gel “

 

Devamı haftaya…

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

7 Cevaplar

  1. Gökhan dedi ki:

    Belirli periyotlarda okulların ve öğrencilerin ziyaretlerine açılabilir, geniş ve kapsamlı bir ziyaret ve inceleme programları düzenlenebilir.

  2. Hakan dedi ki:

    Eskiden arabayı elleyince kızanlar veya kapısını kilitli tutanlar vardı, buna da şükür…

  3. Gülseren dedi ki:

    Görmeden,dokunmadan alış-veriş yapmam..almaya gönüllü olsam bile biraz ikna şart…. İyi tanıtım ikna edicidir diye düşünüyorum…

  4. Baki Aksakal dedi ki:

    Temel düşünce bir şeyi almak mı? Yoksa almak zorunda mı hissetmek!!Bazen gerçekten ihtiyaçtan alırsınız. Bazen de almak niyetiniz pek yoktur fakat, satıcının etkisiyle istemediğniz bir özelliğe sahip birşeyi de almak zorunluluğu hissedersiniz ve alırsınız. Ama siz özgürce dolaşıp, seçer ve ona göre hareket ederseniz daha isabetli olur. Satıcı danışmanlar, reyonlardaki görevliler bazen sadece müşteriye doğru bakar ve insan gereksiz dolaşmayayım çıkayım gideyim dersiniz. Bu olmamalı…
    Otomotiv sektörünü pek bilmem. Fakat, Amaç hep satmak mı olmalı…Gerçekten ihtiyacı olan kişilere doğru bir şekilde satışlar olmalı. Çoğu zaman , bir heves uğruna, kredi çekip araba alan ve çokta ihtiyacı olamayan insanlarda olabiliyor. Ben alan ve satan her iki tarafında çok bilinçli olması gerektiğini düşünüyorum. Sadece amaç hep araba satmak da olmamalı. Sonuçta İstanbul trafiğine bir bakın.. Her tarafta bir çok araba trafikte. Trafik sorunlarının çok büyük olduğu bu şehirde, gerçekten çok ferah ve kurallara devamlı uyulan bir ortam olsa, işte o zaman herşey herkes için çok daha güzel ve anlamlı olacaktır. İnşallah bir gün..:)

  5. İpek Pekmezci dedi ki:

    Artık showroomlarda durum değişti sanki. Satıcılar müşterilere daha makul yaklaşıyor gibi geliyor bana.

  6. Sona Küçükyan dedi ki:

    En sinir durum işte o! Mağazada bakınırken derhal yanınızda bitip, “yardımcı olmak” isterler. Yardım istesem, kendim sorarım zaten. Rahat bıraksana beni! Potansiyel hırsızmışım gibi yanıbaşımda yürümesene!
    Derhal kaçarım o mağazadan:)))

  7. Songül dedi ki:

    Potansiyel bir alıcı olacakken hızla çıkarım o mağazadan.Benim kankamış ya da 40 yıllık bacımmış gibi mağazada benimle dolaşan, her elimi attığım hakkında yorum yapan o kızları dövesim var :)))

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir