Kurumsal Olma Hayallerimiz

2005 yılı sonlarına doğru, çalıştığım marka, tüm yetkili satıcılarının İSO belgesi almasını şart koşmuştu. Biraz ısrarlar ve biraz da benim araştırmacı tarafımın ve merakım ağır basması neticesinde bu işi yürütmek bana kalmıştı. Hemen kolları sıvadık. Danışman bir firma aracılığı yardımıyla bir yıla yakın bir sürede istenen tüm dosyaları ve süreçleri tamamlayarak belgeyi aldık.

Bu süreçte bazı eğitimler de aldık. Ders notları arasında ilk dikkatimi çeken; “İSO ne demektir? Ne faydası vardır?” sorusunda eğitmenin verdiği cevaptı:

– İSO; yaptığın her şeyi yazmak ve yazdığın her şeyi yapmaktır.

***

Birçok kişi, iş başvurusu yaparken özgeçmişine “Kurumsal bir firmada çalışmak istiyorum” diye bir not düşmektedir veya bunu yazmamış olsa bile iş görüşmesinde dile getirmektedir.

Oysaki öncesinde bunu yaşamamış olanlar kurumsallıkla karşılaşıldığında “duvara toslamış” gibi olurlar.  Sizce kaç kişi yaptığı her işi yazılı prosedüre göre yapmak ve yapmadan öncesinde ve sonrasında ilgili kişileri bilgilendirmek konusunda nizami çalışabilmektedir? Belki de birçok şirketin önünü tıkayan süreç bu olabilir. Kim bilir?

***

Hatırı sayılır bir firma ile iş ortaklığı yapıyorduk. Aldığımız ürünler bir depoda tutuluyordu. Satın alma konusunda onay vermeden önce gidip ürünlere bir bakmamız gerekiyordu. Depoya vardığımızda bizi içeri almadılar. Geliş amacımızı söyledik ama bir adım ileri gidemedik. Girişte bekletiliyorduk. Görevliler bilgisayardan bakarak kendilerine böyle bir yazılı bilgi gelmediğini söyleyip bu durumda bizi içeri alamayacaklarını belirttiler. İlk başta sinir bozucu bir durum gibi gözükse de işin doğru şekilde yapılması benim dikkatimi çekmişti. Kesinlikle inisiyatif kullanımı söz konusu değildi. Oysaki bizim kılık kıyafetimize bakarak veya beyanımıza inanarak içeri alınabilirdik ama alınmadık. Acelemiz vardı, hemen telefonlara sarıldık. İlgili kişilerle irtibata geçerek kendimizi içeri aldırdık.

Bu firma ile çalışmalarımız devam ettiği sürece, her işlem öncesinde yazışmalarımızı tamamlayarak sorun yaşamaksızın ürün kontrolü, evrak alışverişi ve ürün teslimini rahatlıkla gerçekleştirdik.

***

Hafta sonu arkadaşlarla maç izlemeye gittik. Giriş noktasında buluşacaktık. Biz biraz daha erken gitmiştik, bekliyorduk. Bu arada da bir yandan muhabbet ediyor bir yandan da her zaman ki gibi etrafı izliyordum. Son zamanlarda yaşanan olaylar nedeniyle sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı. Tabiri caiz ise etrafta kuş uçurtmuyorlardı. Bizim beklememizden bile rahatsız oldular. Birkaç farklı görevli neden beklediğimizi sordu. Durumu açıkladık ve beklemeye koyulduk. Bu arada bir takım bilet alışverişlerine şahit olduk. Tabi ki görevliler de. Bir görevlinin izahatı dikkatimi çekti:

– Bu kombine sizin adınıza mı?

– Hayır. Arkadaşım gelemedi, onun yerine ben geldim.

– Başkasının kombinesi ile maça giremeyeceğinizi bilmiyor musunuz? Önce durumu kulübe bildirmeniz ve onay almanız gerekmektedir. Aksi takdirde suç işlemiş olursunuz. Hakkınızda yasal işlem yapmak zorundayız.

– Yapma abi ya… Biz hiç kötü bir şey yapacak tipte miyiz? Buraya maç izlemeye geldik. Başka ne yapabiliriz ki?

– Senin holigan olmadığını nereden bileyim?

Sonuçta adamı içeri almadılar. Ama düşünüyorum da kaç kişi kulübe yazılı olarak maça gitmeyeceğini, bunun yerine kartını arkadaşına vereceğini yazılı olarak bildiriyordur ki?

Bizim her işimiz böyle artık, ne yapalım!

***

Herkes kurumsallıktan ve kurumsal olmaktan bahsederken prosedürü bu kadar çok sevmeyen, iki satır yazı yazmaktan yoksun ve bilgi vermekten hiç mi hiç hoşlanmayan bir toplumun kurumsallaşma hayallerinin boyutu da ayrı bir tez konusu olur sanırım.

Yine de en büyük başarılar hayallerle başlamıştır; unutmamak lazım!..

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

7 Cevaplar

  1. Gökhan dedi ki:

    Müşteriyle temas ettiğiniz her noktada kaliteyi hedeflemediğiniz sürece kurumsallık hayal olur.

  2. Hakan dedi ki:

    İnsanlarının çoğunun “Kurallar çiğnenmek içindir” mantığıyla yaşadığı bir ülkede kurumsallığa giden yol akşam trafiğinde dur kalk giderek Mahmutbey’den Fatih Sultan Mehmet köprüsüne ulaşmaya çalışmak gibidir.

  3. Elif dedi ki:

    Osmanlı döneminde inşaa edilen yapılara baktığınızda kapıların muhteşemliği göze çarpar. Neden? Cünkü kapılar önemlidir. Müşteriyi ilk karşıladığınız yerde santral ve resepsiyondur, güvenliktir. Profesyonellik ve kurumsallık buradan başlamadığı sürece yukarıya sirayet etmez.

  4. Gülşen dedi ki:

    Benim memurum işini bilir lafı bizim kurumsallaşma hayallerimizi baltalamıştır. İşleri prosedüre göre değil de farklı yollardan çözmeye alışan halkın önüne prosedür çıkarttığında zulüm gelmeye başlar.

  5. İbrahim dedi ki:

    İnsanlar ehliyet alırken birçok prosedür okuyup öğrenmek zorunda, aksi takdirde sınavı geçip ehliyet alamaz. Ama iş uygulamaya geldiğinde hepsi unutulur.Kimse yazılı işaretlere ve prosedürlere uymaz. kazaların bir çoğu da bu yüzden meydana gelir. Bakacak olursanız iş dünyası da böyle değil midir?

  6. Gülseren dedi ki:

    Kurumsallık ne demek ? Önce kavram kargaşasından kurtulup bu kavramı her kurum içselleştirip yoluna devam ederse sorunlar çözülür ve iş yaptırmak için kimse kimseye yalvarmaz..
    sevgiler

  7. Gökçe dedi ki:

    En çok sadece bir şey soracağım deyip işini hallettirenlere kızıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir