Koçum Benim

Kurban bayramları, kendine has uygulamaları ve kesim törenleri ile çok ilginç bir süreçtir. Hatta “Yurdum insanı manzaraları” için biçilmez kaftandır diyebiliriz. :)

Yine sahibinin elinden kaçan kurbanlık hayvanlar sağda solda koşuşturacak, elini kesen mi dersiniz, ayağı sakatlanan mı dersiniz, yine dolacak hastaneler, taşacak acil servisler. Birçoğu, geçmişteki efsanevi kareler gibi Kurban bayramının olmazsa olmazları arasında yerini alacaktır sanırım.

Aslında bu kaçınılmaz bir son değil. Çaresi var ama bizim halkımız zoru seviyor. :)

Türk milletinin gelecek vaat eden genç nesli; ilk kez kurban bayramlarında karşılaşır, boynuzlarına kırmızı kurdele bağlanmış postları kınalı koçlarla. Hepsi de Bayram için hazırlanmıştır. Bugün koç dediğimizde hemen herkesin aklına işte bu manzara gelir.

Nedense iş dünyasındaki koçlar henüz çok benimsenemediler. Veya birçoğunun iş hayatı da kurbanlık koç misali kısa sürede sona erdirildi.

Tabi ki bu söylemimiz her sektör için geçerli değildir.

Ama otomotiv sektörü için henüz çok benimsenmiş bir kariyer noktası olamadığı kesin.

Aslında koç kelimesi, Türk halkının kelime dağarcığı içerisinde geniş bir kitleyi kapsayacak şekilde yer almıştır. Genelde insanlarımız kendisine yakın hissettiği, güvenebileceği, dertleşebileceği, fikrine başvurabileceği, tavsiyelerini alabileceği arkadaşlarına koçum diye hitap ederler. Her karşılaşmalarında veya telefon görüşmelerinin başında söze “naber koçum” diye başlarlar.

İş hayatında da yöneticilik pozisyonu aslında bir nevi koçluk anlamına gelmektedir.

Çalışana koçluk yapmak, yani kurum içi koçluk.

Bir yöneticinin görevleri arasında neler bulunur.

Mevcut kurum kültürünü yeni ve dinamik iş modelleri ile beslemek, çalışanların bireysel gelişimlerini kurumların beklentileri yönünde şekillendirmek, iş tatmini yaratmak ve verimliliği artırmak, yetkin çalışanlardan oluşan güçlü ve dinamik bir ekip oluşturmak, sürdürülebilir performans sağlamak v.b. daha birçok şey sayabiliriz.

Yöneticilik, yani diğer bir deyişle kurum içi koçluk.

Ama mevcut sistem buna izin vermemekle birlikte koçluk kavramını ve koçluk yapacak kişileri yıpratmaktadır. Oysaki hayat sürekli öğrenme ve öğretme yeridir. Sürekli gelişen teknoloji çağında hızla değişen bilgileri alıp bunları harmanlamak ve işe yarar duruma dönüştürmek, ancak araştırma – geliştirme –  eğitim döngüsü içerisinde yer alabilir.

Fakat gerçeklerle yüzleştiğimizde görüyoruz ki, satış müdürleri tamamen asli görevlerinden uzaklaşarak kendilerini satış kaosu içerisinde buluyorlar. Yani mevcut sistem birebir satış yapmasını gerektiriyor. Aksi takdirde gelir yetersizliği içerisinde kıvranırken bir yandan da iş yapmayan kişi gösteriliyorlar.

Oysaki çalışanlarınıza yön gösterebilecek birebir görüşmeleri gerçekleştirmeniz, onların neleri yapabileceği, neleri başarabileceği, nerelere kadar gidebileceği konularında farkındalıklarını yaratmanız/ortaya çıkarmanız gerekmektedir.

Çalışanlar,mevcut sistem ve yöntemlere ek olarak önereceğiniz yeni sistem ve metotların faydalarını, yapılacak küçük değişikliklerin onlara getirilerini net olarak görebilirlerse, değişiklikleri daha kolay kabullenecek ve uygulamaya geçebilecektir. Yapılacak değişikliklerde şirket menfaati kadar çalışan menfaatlerini de net olarak gösterebilirseniz verimlilik bir o kadar daha fazla olacaktır.

Fakat şu anki sistem buna izin vermemektedir. Yöneticiler arada sıkışıp kalmakta, kendilerini ne yönetim kadrosuna ne de çalışan kadrosuna koyamamaktadırlar. Zira yöneticilik vasıflarını yerine getirmek adına, sistem, metot, eğitim adına gerek kendine gerekse çalışanına zaman ayıramamakta ve kafasını gömdüğü evrak, müşteri, problem üçgeni arasından sıyrılamamaktadır.

Artık günümüzde “KOÇLUK”,mesleki olarak tüm sektörler için ihtiyaçtır.

Bugünlerde tüm satış danışmanlarının müşterilerine aynı sistem, metot ve satış teknikleri ile sunum yapması gerekliliği aşikârdır. Satış danışmanlarının kendine özgü bir takım davranış sergilemeleri ve satış tekniklerini uygulamalarının ne tür yanlış sonuçlar doğurduğu ve yine sistemli bir şekilde herkesin aynı davranış ve teknikleri uyguladığında ne kadar doğru sonuçlar verdiğini yapılan araştırmalar ve yaşanmışlıklar net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Gönül ister ki, otomotiv sektörünün tamamı bu algı içerisinde yönünü belirleyebilsin ve harekete geçebilsin.

Tabi ki bu da daha fazla eğitim ve koçluk yapabilecek yöneticileri ortaya çıkarmakla mümkündür.

İyi bayramlar dileklerimle…

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Cevaplar

  1. bülent ateşli dedi ki:

    Sayın Yayla,
    Coaching kavramı özellikle gelişmiş ülkelerde oldukça ilgi gören ve getirisi son derece tatminkar olan bir meslek. Ülkemiz de ilaç sektörü başta olmak üzere bazı seçkin sektörlerde kendine yer bulmaktadır. Ancak bu görevi üstlenecek olan kişinin mesleğnde son derece tecrübeli, eğitimli ve kişisel yetenekler açısından tam donanımlı olması gerekiyor. Bu kavrama Teknik Direktörlükten örnek verebiliriz. İyi bir kaptan olabilirsiniz ancak Koçluk yeteneği ve yeterli donanımınız yoksa Kaptanlıktan ileriye gidemezsiniz. Sektörümüzde acaba bu yeterliliğe sahip kaç kişi var? Sektörümüzde bir çok Satış Müdürü’nün yöneticilik eğitimi bile almadığını göz önünde bulundurursak bence adayların sayısı oldukça düşük olacaktır.

    Bu vesile ile tüm Camia’ nın Kurban Bayramını ve Cumhuriyet Bayramını kutlarım.
    Sevgi ve Saygılarımla,

  2. Hasan Hüseyin Yayla on Facebook dedi ki:

    Sevgili Bülent Ateşli, yorumların için teşekkür ederim. Söylediklerinde haklılık payın çok yüksek. Ama unutmayalım ki, hiç bir savaş mücadele etmeden kazanılmaz.Devamı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir