Kırmızı Olsa Ne Olur!

-Merhaba

-Hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?

-Ben eşim için bir araba bakıyordum.

-Buyurun araçlarımız burada. Nasıl bir araç düşünüyorsunuz? Benzinli, otomatik.

-Ben daha ziyade ekonomik küçük bir araç düşünüyorum. Düz veya otomatik fark etmez.

-Nakit mi olacak kredili mi?

-Biraz kredi olabilir.

Her neyse, bu diyalog böyle uzayıp gider. En baştan yanlış başladığını hepiniz anlamışsınızdır zaten. Bu satış danışmanı ya hiçbir eğitime katılmamış veya aldığı eğitimler bir kulağından girip diğerinden çıkmış görünüyor.

Biz gelelim asıl meselemize;

-Tamamdır. Anlaştığımız gibi, ben gelir Cuma günü aracı alırım. Ne olur bir gecikme olmasın, zira dediğim gibi; Hafta sonu eşimin doğum günü ve tüm sürprizler bu arabaya bağlı bir şekilde gelişecek.

-Merak etmeyin siz. Hiçbir sorun olmayacak. Eşiniz çok mutlu olacak. Sizin gibi bir eşi olduğu için çok şanslı.

-Teşekkürler.

***

Cuma günü olur ve

-Merhabalar, her şey hazır mı?

-Şey efendim, eee

-Ne oldu? Bir sorun mu var?

-Bizim arkadaş yanlışlıkla beyaz araç yerine kırmızı aracı plakalandırmış sizin adınıza.

-Eeee?

-Yani, şimdi, sizin aracınız kırmızı oldu.

-Saçmalamayın yahu, olur mu öyle şey. Ben beyaz arabanın siparişini verdim. Bu gün de alıp gideceğim.

-Mümkün değil efendim. Araç kırmızı.

Tartışmalar uzar gider. İlk başta hiçbir sonuca varılamasa da nihayetinde firma kabahati üstlenir. Beyaz araç plakalandırılacaktır, fakat bunun için yeni hafta beklenecektir.

Tüm planlar alt üst olmuştur. Eşine doğum günü hediyesi olarak beyaz bir araç hediye edecek, sonrasında hafta sonu iki günlük tatile gidilecekti. Otel rezervasyonları yapılmış, sürpriz doğum günü partisi ayarlanmıştı. Ama araba olmadan nasıl gidilecekti. Herhangi bir ulaşım aracı için bilet ayırtılmamıştı. Plan gereği beyaz araçlarına binip gideceklerdi.

Adam bunları düşündükçe yeniden sinirleniyordu. Allah’tan satış danışmanını uzaklaştırmışlardı. Ukalaya bak sen; “ Ne olacak efendim, kırmızı da güzel renk, kırmızı olsa ne olur?” diyordu bir de utanmadan.

Beraber geldiği arkadaşının arabasına binip dönüşe geçtiler. Yol boyunca satış danışmanına kızmaktan kendini alamıyordu. Bıraksalar bir kaşık suda boğuverecekti. Birden trafik sıkıştı, arkadaşı ani fren yapınca arkadaki araç duramadı ve onlara çarptı. Aşağı indiler, arkadaki araçtakiler de aşağı indi. Zaten sinirler had safhada;

-Dikkat etsenize kardeşim,

-Öncelikle geçmiş olsun,

-Ne geçmişi ulen, görmüyor musun, gözünüz kör mü derken, kavga başlar.

Sonuçta hastanelik olurlar. İki kırık ve biraz yaralanma ve morartılar vardır. İki gün hastanede kalacaktır. Eşi hastaneye gelir, refakatçi kalır. Hafta sonu hastanede geçer. Sosyal sigorta karşılamadığı için yüklü bir hastane faturası öderler.

Her şey berbat olmuştur.

***

Oysaki beyaz araçlarını almış olsalardı, Bir demet çiçek ile birlikte eşinin kapısını çalacak önce çiçeği takdim edecek, eşi sevinçten boynuna sarılacak, sımsıcak bir öpücük konduracaktı.

Daha dur, hepsi bu kadar değil diyecekti eşine, gözleri parlayarak. Eşinin merakını artırmak için gözlerini bağlayacak ve kendisiyle beraber dışarı gelmesini isteyecekti. Eşi arabayı görünce sevinç çığlıkları atacak ve boynuna daha sıkı sarılacaktı. Beraber geçirdikleri yarı ömrün sevgisi tazelenecek, birbirlerine olan aşkları artacaktı.

-Hepsi bu kadar da değil diyecekti eşine tekrar. Eşinin sevinçten ve meraktan gözleri daha da büyüyecekti. Daha ne olabilirdi. Çok uzun zamandır beklediği yepyeni beyaz araç gözlerinin önünde duruyordu.

Otel biletlerini çıkaraktı usulca cebinden,

-Bak hayatım iki günlüğüne tatile gidiyoruz, tıp ki balayımızdaki gibi. Hadi atla yeni aracımıza, düşelim yollara.

Bir sevinç, bir sevinç, havalara uçacaktı neredeyse. Yerçekimi ivmesi hikâye, ayakları yere basmıyordu adeta.

Bir an tüm bu görüntüler bir kez daha geçti adamın önünden, gözleri hüzünlendi önce, sonra aklına satış danışmanı geldi. Gözleri büyüdü, büyüdü, öfkeden deliye döndü. Yerinden fırlayıp onun boğazını sıkmaya gidecekti, fakat kırık kemikleri buna engel oluyordu.

Eşi ellerinden tuttu, gözleri birleşti, sonra mahzunca yere düşüverdi bakışları.

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

1 Cevap

  1. Dr. Abdullah Demir dedi ki:

    Tebrik ederim Hüseyin Abi… Her zamanki gibi şaşırtmadın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir