Ben Nerede Hata Yaptım

Sen yaklaşık 10 yıl bir firmaya hizmet et…

Varını yoğunu ortaya koy…

Tabir-i caiz ise eşekler gibi çalış…

Nihayetinde adam gelsin sana; “Bütün eşekler bizde çalışıyor.” desin.

Var mı böyle bir şey?!..

***

Her fırsatta bir kişinin üç kişilik çalışmasını isteyen patronlar, eğer ki kendilerine de çalışanlarına da müşterilerine de kötülük ettiklerini bilselerdi eminim ki bu ısrarlarından vazgeçerlerdi.

Yöneticilik yaptığım süre boyunca en iyi yaptığım şeyin ekibimi ve neyi yapabileceklerini çok iyi tanılamak olduğunu söyleyebilirim.

Herkesten her işi yapmasını bekleyemezsiniz!

Kişileri iyi tanımalı ve ne yapabileceklerini iyi etüt etmelisiniz. Bunun devamında da başarılı gördüğünüz konularda gelişimlerini sürdürebilirseniz; her işi yapan kişiler değil ama her işi başarabilen bir ekip yaratırsınız.

Bu eğitim sisteminde de böyle olmalı. Bir öğrencinin her dersten başarılı olmasını beklemek yerine en iyi olduğu alanı belirlemeye çalışmak ve bu alanda gelişimini sürdürmesinde itici bir rol üstlenmek gereklidir.

Hemen herkes bir futbol takımının kimlerden oluştuğunu söyleyebilir. Kaleci, savunma, orta saha, kanat oyuncuları ve golcüler vardır. Her biri kendi alanında en iyiler arasından seçilerek takım oluşturulmuştur. Herkesten her işi beklerseniz çuvallarsınız.

Genel olarak ülkemiz insanı, tüm iyi niyetiyle işyerine faydalı olmak için çalışır.

Her verilen görevde; “Bu da şirketin işi, bunu da birilerinin yapması lazım.” diyerek sahiplenir.

“Hem elimize mi yapışır, belki de birileri benim bu gayretimi görür.” diye düşünür.

Maddi ve manevi olarak ödüllendirilmek ister ve bu düşünceler içerisinde her işi elinden geldiğince yapmaya çalışır.

İşte sıkıntı da burada baş gösterir!

Elinden geldiğince yapmaya çalışır ama her iş elinden gelmez. İşlerin aksamasına, bazen de içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olabilir.

Bu sıkıntılar bazen arka planda olabilir bazen de müşterilerin karşısında olabilir. Bu durum her ne şekilde olursa olsun mutlaka ve mutlaka hem çalışma arkadaşlarınıza hem patrona hem de müşterinize olumsuz olarak sirayet edecektir.

Peki, bunu nasıl engelleriz?

En baştan da dediğim gibi kimin neyi iyi yapabileceğini iyi bilmek ve en başından iyi bir planlama yapabilmek gerekir.

Firma kültürü içerisine -kesinlikle ve kesinlikle- toplantı kültürünü yerleştirmeli, gündem maddelerini iyi belirlemeli, sistem ve metotlar geliştirmeli ve her bir kişiyi bu sistem içerisinde belli görevler ile görevlendirmelisiniz.

Yapılan en büyük yanlışlardan birisi de toplantı yapılmadan, özellikle patronlar ve yöneticiler tarafından bir kişinin odaya çağırılarak bir görev verilmesidir.

Yanlış, bu kişinin verilen görevi -kimseyle paylaşmadan- tek başına yapmaya çalışması ile devam eder. Böyle bir iş ve süreçten habersiz olan diğer ekip çalışanları da -mutlaka ve mutlaka bir yerde- iş sürecini olumsuz etkileyecek bir hata yapar.

Aslında buna hata da denemez, zira planlanan işten haberi olmayan ve bu iş süreci içerisinde kendilerinin ne yapmaları gerektiğini bilemeyen diğer çalışanları -o an- yaptıkları ile suçlayamazsınız.

O halde işin doğrusu, büyük veya küçük demeden her bir işi, bir proje olarak görüp konuyla ilgili toplantı yapılması gerekir.

Toplantıda herkesin fikirleri ve önerileri alınmalı, herkese eşit söz hakkı tanınmalıdır. Baştan iyi bir planlama olmazsa sonuçta da iyi bir iş çıkmaz. Planlama içerisine kişilerin görev ve yetkileri ölçüsünde -kişisel becerilerini de ön planda tutarak- iyi bir görev dağılımı yapılmalıdır.

Süreç içerisinde planlanan ile gerçekleşen arasında sapmalar olup olmadığı sıklıkla sorgulanmalıdır. Aksi halde çuvallarsınız… Sonra da çalışanlarınızı karşınıza alır, siz ne işe yararsınız diye sorgularsınız. Çalışan ise buna bir anlam veremez. Kendi açısından haklıdır. Eşekler gibi çalışmış, firması için elinden geleni ardına koymamış sonra da ilk olumsuzlukta azarlanmıştır.

Burada başını iki elinin arasına alıp ben nerede hata yaptım diye düşünen sadece çalışan olmamalıdır. Herkes şapkayı önüne alıp düşünmelidir.

Ben değil de “Biz nerede hata yaptık!” diye bakmak gerekir.

Çalışanları harcamak kolay nasıl olsa, hemen ilk fırsatta onlara yüklenmeyin.

Önce hatayı kendinizde arayın, çalışanlarınızı en sona saklayın.

Unutmayın! Çalışanlar sizin kıymetlinizdir!

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

4 Cevaplar

  1. İpek Pekmezci dedi ki:

    Keşke tüm kurumlar çalışanlarını bu şekilde koruyabilse. Herkese eşit fırsatlar sağlanabilse. Çok zor ama belki bunu gerçekleştirebilen kurumlar vardır.

  2. Leyla Polat dedi ki:

    Kesinlikle hatalar azalır ve işler daha kısa zamanda daha iyi neticelenir. Bundan dolayı herkes daha mutlu olur. Bir de her çalışan bir işi iyi yapabildiğinde ve bu işte geliştiğini hissettiğinde de çok motive olur.

  3. Gülseren dedi ki:

    İşverenin çalışanını iyi ve objektif tanıması ve planlamayı ona göre yapması en önemlisi. Tabii ki motivasyon ve bir teşekkür çalışana en büyük ödül..
    Çoğu zaman maaşa zam en iyi ödül olur:)))

  4. Sona Küçükyan dedi ki:

    Daha istihdam aşamasında “Adama göre iş” değil, “işe göre adam” kuralı iyi uygulanırsa, sanırım bu konuda sorunlar azalır.
    Bir de tabiri caizse, “göze girmek” için herşeye kendiliğinden “maydanoz” olma meraklıları var tabii.
    Bir iş yerinde o kadar farklı kişilikler bir araya geliyor ki…
    Tabii kimi kifayetsiz işverenler bu maydanoz tarzı çalışana bayılıyor üstelik:)) Sonuçlarına katlanacak o zaman…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir