Adam Dediğin

1998 veya 1999  yılındayız.  Zamanı tam olarak hatırlayamıyorum, ama onu hiç unutamadım. Onu özel kılan – aslında tüm çalışanlarda olması gereken – işine göstermiş olduğu sevgi, saygı ve özendi.

Şimdi size anlatacağım bu arkadaşımız çalışma özellikleri ve güler yüzü ile herkesin sevgisini kazanmış, ama aniden çıkan ve hızla ilerleyerek tüm vücudunu saran hastalığı sebebiyle ahirete intikal etmek suretiyle aramızdan ayrılmıştır.

Allah rahmet eylesin.

***

Gürdal ile tanışmamız bir dostumu ziyaret ettiğim sırada gerçekleşti. O zamanlar ben Hyundai Yetkili Bayi’ de satış müdürü olarak görev yapmaktaydım. Başka bir Hyundai bayisindeki satış müdürü dostumu ziyaret etmeye gitmiştim. Sohbetin hemen başında dostum bana;

–          Ne içersin? diye sordu.

–          Çay, dedim

–          Nasıl olsun?

–          Açık ve şekersiz,

Arkadaşım telefon ile siparişleri verdi. Orta boylu esmer güler yüzlü bir arkadaş çayları getirdi. İşinin ehli olduğu belliydi. Önce benim çayımı daha sonra da arkadaşımın çayını – her bir hareketi zarafet içerisinde – masaya bıraktı. İlk gördüğüm andan itibaren etkilenmiştim.

İşini küçümsemeden bu kadar zarif ve maharetle yapan nadir gördüğüm kişilerden biriydi.

Hepsi bu kadar mı? Tabi ki hayır.

Bu kendi küçük ama yüreği büyük arkadaşımızın bende bıraktığı derin iz; bir sonraki karşılaşmamızda daha da kuvvetlendi.

***

2004 yılının Ocak ayı,

İş hayatının rüzgârları beni bu arkadaşımızın çalıştığı yetkili satıcı da Filo Satış Müdürü olarak göreve başlamaya götürmüştü.

İlk iş günüm.

Gürdal geldi ve güler yüzü ile

–          Çay içermesin Hüseyin abi, dedi.

Önce ismimin onun hafızasında kalacağına konduramadım. Herhalde işe başlayacağım önceden belliydi, birileri bahsetmiştir. O da ince düşünerek ismimle hitap etmiştir diye düşündüm. Tepsi çaylarla doluydu.

–          Olabilir dedim, ben de gülümseyerek,

–          Açık ve şekersiz değil mi dedi,

Çok şaşırmıştım. Önce ne diyeceğimi bilemedim. Hayretimi gizlemeye çalışarak

–          Evet, diyebildim.

Bu kadar yıl sonra benim açık ve şekersiz çay içtiğimi nasıl hatırlamıştı.

Bu arkadaşımızı ilerleyen zamanlarda daha fazla tanıma ve izlemeye zamanım oldu. Üç yıl kadar beraber çalıştık. Her zaman güler yüzlü idi, kimseyi kırdığını veya tartıştığını görmedim. Her zaman işini sevgiyle ve coşkulu yaptığına tanık oldum. Hiç yorulduğunu veya şikâyet ettiğini duymadım.

Tüm müşterilerimize içtenlikle hoş geldiniz der, ne içmek istediklerini sorar ve en hızlı şekilde ikramını gerçekleştirirdi. Kimseye ayrıcalık yapmaz, – tüm personelle aynı mesafede – kişisel ilişkilerini hizmetine yansıtmazdı!

Sürekli veya birden fazla gelen ziyaretçilerimize, müşterilerimize ve dostlarımıza isimleri ile hitap eder, onlar söylemeden çaylarını, kahvelerini veya sularını – nasıl içeceklerini bilerek – getirirdi.

Daha sonra kendi talebi ve yönetimin de uygun görmesi ile birlikte 2.el teslimat bölümüne geçti. Orada da görevini severek ve başarıyla yürüttüğünü biliyorum.

***

2006 yılı sonunda ben o firmadan ayrıldım. Birkaç kez karşılaştık, hiçbir zaman yüzündeki gülümseme eksilmedi.

Bize ve topluma karşı saygı ve sevgisini fazlası ile gösterdi.

Her zaman işini seven ve saygıyla idame ettiren, güzel ve büyük adam oldu.

Seni seviyor ve çok özlüyorum.

Her zamanda özleyeceğim.

Ruhun şad olsun.

H. Hüseyin YAYLA

Hüseyin Yayla Kimdir?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

6 Cevaplar

  1. Süleyman Kalyoncu dedi ki:

    Gerçekten kelimelere sıgmaz bir arkadaşlığı ve dostluğu vardı teşekkürler hüseyin bey bu hayat mücadelesinde gürdal arkadaşımızı tekrar bize hatırlattığın için belkide hiç unutmamıştık fakat insanoğlu işte birinin tekrar hatırlatmasını bekliyor belkide …ruhun şaad olsun allah günahları varsa affetsin seni seviyoruz GÜRDAL BİNGÖL..

  2. Süleyman Kalyoncu dedi ki:

    özür dileyerek biraz önceki yazıma bunu eklemeden geçmek istemedim gürdalın vefat ettiği gün benim hayatımda çok önemi var 17.10.2011 günü önce 2 erkek bebek dünyaya geldi oğluşlarım uras ve umut ve daha sonra dostumuz gürdalın acı haberi işte insan aynı anda hem mutluluğu hemde üzüntüyü böyle yaşasa gerek. allah sevenlerine sabır versin iyi bir dost ve arkadaştanda öteydin Gürdal Bingöl

  3. Özgür Akçay dedi ki:

    Hüseyin bey söylediklerinize katılıyorum, herkes işinin gereklerini yerine getirirse ve işini severek yaparsa zaten bir çok sıkıntı kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

  4. ESER KÜÇÜKOĞLU dedi ki:

    Gürdal abiyi rahmetle anıyor, biz satış sektöründe hizmet veren kişiler olarak Gürdal abi ve Gürdal abi gibilerin mesleğini benimsemiş, işini severek yapan, müşterilerimizi iyi tanıyan ve üzerinde olumlu etkiler bırakan bir kıyafet giymeli ayrıca bu kıyafeti temiz tutmalıyız. Ki bugün burda yarın başka yerde olduğumuzda arkamızda güzel anılar bırakabilelim.

  5. M.A.Kara dedi ki:

    Kutlarım, bu yazıyı görmeden face’de adam olmak üzerine yazmıştım, evet, adam olmak… çayçı, profesör, pilot, subay, doktor, gazeetci, siyasetçi vb. ne olursan ol ama önce adam ol, sıfatının önüne adam gibi adam, gelsin…

  6. Gülseren dedi ki:

    Çok etkilendim…Adam olmayı öğretmekte zor kardeşim bu zamanda…
    İnsan gibi yaşamak için ayrıca bir mücadele var hepimizde…
    Kişinin önce kendisine saygısıdır insanı insan yapan…
    Sevgiler,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir