İmaj Katliamı

Nedir imaj? Sözlükte “bir kimsenin ya da topluluğun başkalarında bıraktığı izlenim” olarak geçiyor. Peki, otomotiv sektörüne bunu uyarlayalım; “markanın müşteri üzerinde bıraktığı izlenim” diyebiliriz basitçe. Bu hafta bu konuya özellikle değinmek istedim. Çünkü günümüzde “imaj”, sanılandan çok daha fazla kullanılmaya ve tüketilmeye başlandı.

Otomobil markalarının kuruluşlarından itibaren ömürleri boyunca seçtikleri stratejiler onlara zaman içerisinde iyi ya da kötü bir imaj yarattı. Kimisi güç ve sportifliği ile öne çıktı, kimisi kalitesi ve lükslüğü ile, kimisi sağlamlığı, kimisi de sorunsuzluğu ile… Bu zorluklarla oluşturulan imajlar, markalara yıllar içerisinde müşteri kitlesi oluşturdu ve bu sayede güçlenip gelişebildiler. Fakat günümüzde kâr sağlama amacıyla “imaj” öyle bir tüketilmeye başlandı ki, markaların geleceğini tehdit etmeye başladı. Ya da en azından ben böyle düşünüyorum.

Örnek vermek gerekirse; Chevrolet, bundan 15-20 yıl kadar önce tipik Amerikan otomobilleri üreten bir markaydı. Chevrolet denince yüksek motor hacimleri, büyük ve ihtişamlı otomobiller akla geliyordu. Fakat GM, Daewoo markasını satın alınca bu markanın otomobilleri olan Matiz, Kalos, Lacetti gibi modeller Chevrolet markası altında satılmaya başlandı. Hatta bu modellerle daha önce Chevrolet satılmayan pazarlara da giriş yapıldı. Ülkemize de bu modellerle giren Chevrolet, şaşkınlık yaratmıştı çünkü aklımızdaki, hayalimizdeki Chevrolet imajı ile uzaktan yakından ilgisi yoktu. Zaman içerisinde globalleşen bu modeller ve yeni geliştirilen modeller Chevrolet imajına daha uygun hale getirildi.

Son zamanlarda markaların imajlarını acımasızca kullandığını üzülerek gözlemliyorum. BMW’nin Active Tourer konseptinde sinyallerini verdiği gibi önden çekişli aile otomobili üretecek olması, Ford marka otomobillerin Aston Martin ızgara tasarımını kullanmaya başlaması, safkan spor otomobiller üreten Porsche’nin Cayenne, Panamera gibi spor olmayan sınıflarda otomobiller üretmeye başlaması ve hatta bunlara dizel motor seçeneği eklemesi, aynı şekilde safkan sporcu Maserati’nin bir SUV üretecek olması, Mercedes’in önden çekişli otomobiller ve Renault tabanlı motorlar üretmeye başlaması, Subaru İmpreza gibi adını rallilerle duyuran ikon bir otomobilin yeni neslinde hatchback aile otomobili olarak üretime geçmesi, Land Rover markasının önden çekişli crossover’lar üretmeye başlaması… Ve daha saymayı unuttuğum onlarcası… Tüm bunlar, mevcut bulunan marka imajının hor kullanılması gibi geliyor bana.

Şu anda aklımızdaki bildiğimiz, hatırladığımız, aşina olduğumuz imajlar markaların bu tutumu ile hemen değişmeyebilir. Çünkü bu markaları bu radikal modelleri üretmeye başlamadan önce de tanıyorduk. Fakat bu günün çocukları akılları ermeye başladığında bu markaları eski halleriyle tanımayacaklar. Ve bizlerde prestij duygusu uyandıran imgeler onlar için geçerli olmayacak. Onlar Porsche’yi “lüks otomobil üreticisi”, İmpreza’yı “sınıf standartlarında bir aile otomobili”, BMW’yi “lüks aile otomobilleri üreten bir marka” olarak görmeye başladıklarında iş işten geçmiş olacak.

Fakat bir marka var ki bence en doğru kararı almış durumda: Ferrari patronu Luca di Montezemolo, “Gelecekte yeni modeller üreteceğiz fakat pazardaki pozisyonumuz her zaman tarihimizdeki yerimizle aynı olacak” şeklindeki açıklaması ile gelecekte Ferrari’nin SUV ve dört kapılı lüks otomobil üreteceği söylentilerine de noktayı koymuş oluyor. Ferrari hiçbir zaman spor otomobil pazarının dışına çıkmayacak. Bravo Ferrari!

Sizce hangisi daha İmpreza? Cevabınız “yukarıdaki” ise siz de benim gibi düşünüyorsunuz demektir:)

Enis BÜYÜKTAŞ

1990’da İstanbul’da doğdu. İlköğretim, orta öğretim ve liseyi İstanbul’da tamamladı. 2010 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Söke MYO Otomotiv Ön Lisans programını tamamladı. Aynı yıl dikey geçiş sınavını kazanarak Marmara Üniversitesi’ne kabul edildi. 2013 yılı itibari ile Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Otomotiv Öğretmenliği Lisans eğitimini tamamladı. Üniversite eğitimi süresince Mitsubishi’de Satış temsilcisi olarak görev yaptı. Üniversite eğitiminin ardından Mercedes ve Renault'da satış danışmanı olarak görev yaptı. Sonrasında 2015 yılında Borusan Oto İstinye'de Garanti Uzmanı olarak görev yapmaya başladı ve halen devam etmektedir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir