Yeni Bir Sanayileşme Okuması – 1

Tarım medeniyeti, milattan önce dördüncü bin yılda sabanın icadıyla başlar (Günay, 2001). Şüphesiz ki bütün bilim insanları ve yazılı kayıtlar “tarım nerede yapılırsa uygarlıkta orada başlar” düşüncesini dile getirmişlerdir (Fidan, 2003).

18. yüzyılın son yarısında buhar makinesinin icadı, endüstri/sanayi[1] devrimi için anahtar güç kaynağı olmuştur. Buhar makinesi her türlü makinenin gelişimine çok büyük bir ivme kazandırmıştır (Günay, 2001). İşte bu icattan günümüze üretim ve istihdamdaki artışın, teknolojik gelişmenin itici gücü sanayi olmuş, bu sektör ülkelerin uzun dönemli sürekli büyümesi ve toplum refahını artırmadaki rolünü (Chang, 2012) yaklaşık ikiyüzelli yıldan bu yana sürdürmüştür.

1980 sonrasında “sanayisizleşme” (deindustrialization) süreci bilgi toplumu[2]ile yoluna devam etmiştir. Ekonomi, daha çok sanayi sektörü yerine hizmet sektörü ekseninde örgütlenmiş ve istihdam piyasalarında vasat vasıflı kol/beden gücü yerine üstün vasıflı işgücü yani “beyin gücü” önemli  hale gelmiştir (Fidan, 2003). 1960 ve 1970’lerde klasik kalkınma iktisadının “imalat sanayi yanlı” (pro-manufacturing)[3] yaklaşımın yerini, 1980’lerdeki başarısız sanayileşme[4] deneyimlerinden sonra, 1990 ve 2000’li yıllarda “hizmet sektörü yanlı” (pro-service) yaklaşım almıştır.

21. yüzyılın ilk küresel krizi olarak tarihe geçen, “büyük durgunluk” olarak da nitelendirilen 2007-2008 krizi ülkelerin ekonomik büyümesi ve sanayi politikası ile ilgili tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Küresel mali piyasalarda başlayan ve kısa sürede yayılarak reel ekonomiyi etkisi altına alan krizin yol açtığı durgunluğun uzun süreceğinin anlaşılması mevcut sanayi politikalarının[5]sorgulanmasına yol açarken, bu politikalara alternatif oluşturan yeni sanayi politikası arayışlarını hızlandırmıştır. Sanayinin yeniden canlandırılması ve kalıcı büyümenin yeniden yakalanması amacıyla ülkeler yeni sanayi politikası arayışı içerisine girmiştir.

“Yeniden sanayileşme” (Reindustrialization) taleplerinin arttığı günümüzde, ülke sanayi politikalarının büyüme hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi ve sürdürülebilir bir büyüme stratejisine dayandırılması öncelikle gözetilmektedir (Eser, 2014). 1980 sonrasında yaygın bir şekilde kabul gören “hizmet sektörü eğilimli büyüme” (service-led growth) yerini, küresel krizden sonra “imalat sanayi eğilimli büyüme” (manufacturing-led growth)‘ye bırakma eğilimindedir (UNIDO, 2013).

Burada akıldan çıkarılmaması gereken en önemli husus ise “Gelişmiş ülkelerin imalat temelli bir ekonomiden hizmet temelli bir ekonomiye güçlü bir sanayi oluşturarak geçmişler olmalarıdır.” Ancak aynı durum Türkiye için söz konusu olmamıştır. Güçlü bir sanayiye sahip olmadan hizmet ve finans sektörünün büyüsüne kapılan Türkiye gibi ülkeler istikrarlı bir büyüme sürecine girememişlerdir (Eser, 2014).

Konuya haftaya devam edeceğiz…

Not Defterimden…

“Bir ağacın yeraltındaki kökü felsefe, gövdesi temel bilimler, dalları mühendislik bilimleri ve mey­vesi ise teknolojidir. Meyve bir sonuçtur, ama içinde ağacı da bulunduran bir sonuç.”

Dipnotlar:

[1]Arapça kökenli bir kelime olan “sanayi” Türk Dil Kurumu tarafından “Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını oluşturmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Daha yalın bir ifade ile “Sanayi/Endüstri, hammaddeden mamul madde meydana getirmek için yapılan faaliyetler ve kullanılan araçlar olarak ta tanımlanabilir (Uslu, 2005).

[2] Bilgi toplumu, bilginin kullanımının yaygınlaştığı yada insanların bilgiye ulaşmasının ve bilgiyi kullanmasının kolaylaştığı bir toplumu ifade eder (Fidan, 2003).

[3] İmalat sanayi: Büyümeyi kalıcı biçimde yukarı çeken, katma değeri yüksek Ar-Ge, teknolojik gelişme ve yeniliklerin gerçekleştiği, çarpan etkisi çok güçlü ve ekonominin geneline kapı aralayan bir sektördür.

[4]Sanayileşme hareketlerinde ve bütün üretimde, esasen üretimin yıldan yıla artması, lineer değildir, üstel bir fonksiyondur. Yani 2005’te 1 olan üretimin, 2014’de 10 değil 15 olması gerekir. Sanayileşmenin kendine has bir kanunu vardır. Lineer gelişmesi suçtur. O suçu, maharet gibi söylemek konunun doğasını bilmemekten kaynaklanır. Bir millet sanayileşmeye azmedecek olursa, 5 senede çok büyük hamleler yapabilir (Erbakan, 1973).

[5]Sanayi politikası genel olarak sanayiye yönelik devlet politikalarını ifade etmekle birlikte, iktisatçıların bir sanayi politikası kavramı üzerinde fikir birliği içinde olma güçlükleri nedeniyle, iktisat teorisinde genel kabul gören bir sanayi politikası tanımı yoktur. Mevcut tanımlar ya çok dar ya da çok geniş kapsamlıdır. Son dönemde, sanayi politikası daha çok verimlilik ve yenilik temelinde bir büyüme ve sanayinin rekabet gücünü arttırmaya yönelik hükümet politikaları olarak anlaşılmaktadır. Bu son dönemde, sanayi politikalarının bir parçası olan teknoloji ve inovasyon politikaları giderek önem ve ağırlık kazanmış, neredeyse sanayi politikaları ile özdeşleşmiştir (İyidoğan, 2012). 2008 krizi sanayi politikası arayışlarında bir dönüm noktası olmuş ve hizmet sektörüne dayalı büyüme tartışmalı hale gelmiştir. Buna göre eğer küresel krizin üstesinden gelmek, durgunluktan çıkarak kalıcı bir büyüme yakalanmak isteniyorsa, geçmişte olduğu gibi hizmet-finans odaklı değil, yeni teknolojileri kullanma becerisini geliştiren, yüksek katma değerli ürünleri hedefleyen, devletin de desteğini sağlayan imalat odaklı “yeni” sanayi politikasına (industrial policy mix) ihtiyaç vardır (Eser, 2014).

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir