İki beden bir ruh…
İnsanın hayatını şekillendiren nedir diye sorulacak bir soruya;
En yalın cevap herhalde tercihler ya da mecburiyetler olacaktır.
İnsan, hayatını idame ettirirken sürekli tercihler yapmak zorundadır.
Tercihler, insanın karakteriyle ilgilidir. Yani karakter ne kadar devasa ve etkileyiciyse, hayattan beklenti de o derece büyük olacak ve tercihler de bu yönde gelişecektir.
Tercihler yeni bir hayatı ya da yürürlükte olan hayatın değiştirilmesini amaçlar.
Tercihler hayatı, hayat ise insanı şekillendirir. Bu bir döngüdür. Hayatın dişlileri böyle işler.
Tercihleri sıradan olanlar, sıradanı yaşarlar. Bu yaşamda, fedakarlık ya da acı az iken, risk sınırlıdır. Bu kolay olandır, insanların en çok rağbet ettiği yöntemdir.
***
Herhalde hayatı etkileyen en büyük tercih “arkadaştır”
Arkadaş ya da sınanmış arkadaşlıktan başarılı olmuş dost katlandığımız değil, razı olduğumuz insandır.
“İnsanı, yol değil; yol arkadaşları yorar” derler.
Neden mi?
Çünkü
genellikle yola çıkacağımız insanları yüzde yüz isabetle seçme şansımız yoktur. Çünkü bu seçimi veya elemeyi, esas itibariyle yapacak olan bizler değilizdir.
Yoldur ve yolculuktur.
Yanımızdakinin dostumuz olup olmadığı, yolculuk esnasında ortaya çıkar.
Özellikle siyasette ve ticarette, bu yürüyüşlerin büyük bir kısmı hüsranla sonuçlanır. Tanıdığımızı sandığımız insanları tanıyamamış olmanın üzüntüsü ve şaşkınlığı, bizi, yolculuktan daha fazla yorar.
***
“Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bu ikili bir arada barınamaz.” diyen Nurettin Topçu ne kadar da haklıdır bu sözünde…
Rakamlar maddiyatı, harfler ise maneviyatı temsil eder. Dolayısıyla, rakamlar ve hesaplar üzerinden sahici bir dostluk oluşmaz.
Oluşsa oluşsa sadece ortaklık oluşur.
“Dost, her zaman taptaze olandır”
ya da
Hiçbir zaman eskimeyen ve eskitilemeyendir.
Kadim bir dostluğun oluşabilmesi için zorluklara, yokluklara ve imtihanlara ihtiyaç vardır.
Güya dost bilinenlerin siyasi ikbal ve buna benzer dünyevi şeyler için birbirini yok sayan
kırıcı, kıyıcı ve ifşa edici tutumlarının ayyuka çıktığı günler bugünler!
Dostluk, açmayı değil, kapatmayı gerektirir.
Bu aynı zamanda dostluğun adaplarındadır.
***
Başarıyla sınanmış arkadaşlığın meyvesi olan dostluk, bir nasip meselesidir.
Dostlar her daim kardeştir ve kardeş kalmalıdır.
Her gün aranan ancak tüketilemeyen,
Tabir yerindeyse,
İki ayrı bedende bir ruh misali…
Yararlanılan Yazılar:
- İbrahim Tenekeci, “Biz o vazifeyi yaptık!”, 03 Haziran 2011.
- İbrahim Tenekeci, “Dostluk üzerine…”, Yeni Şafak, 05 Eylül 2012.
- Can Murat Demir, “Ruh ikizleri ve ilişkiler üstüne”, Felsefehayat.net; 26 Ağustos 2012.