Elektrikli otomobile yerli dokunuş…

Siyasiler, köşe yazarları, bilim insanları ve vatandaşlar tarafından yerli otomobil hakkında çok şey söylendi ve yazıldı.

Ortalıkta babayiğitler bir göründü bir kayboldu.

Boy boy demeçler verildi ve manşetlere taşındı.

Ancak şu ana kadar çalışmalar varsa da ete kemiğe bürünen görücüye çıkarılmış alıcıya sunulabilecek bir ürün çıkarılamadı. Bu iş için sihirli değnek arıyor değilim. Sektörün yabancısı da değilim. Bu sürede ortaya %100 yerli bir otomobil konulamayacağını da biliyorum. Buna da gerek olmadığını biliyorum. Önemli olanın bu etkinliğe ve yetkinliğe erişebilecek unsurlar olduğunu da biliyorum.

Bu yazdıklarım şu anlama gelmiyor. Çalışmalar yapılmıyor. Haberdar olduğum bazı çalışmalar da var. İnşaallah onlarında mürüvvetini görürüz.

Mürüvvet kelimesini özellikle seçtim. Çünkü mürüvvet; mutluluk, sevinç, cömertlik, yiğitlik ve mertlik anlamlarına geliyor.

***

Benim yerli otomobilden anladığım “halkımızın özgüveninin sarsmayacak, markası ve tasarımı bize ait olan ve üretilecek araçla ilgili yerlileştirme stratejisi çıkarılmış” bir otomobil. Ancak bundan daha da önemli olanın “Türkiye’de rekabetçi yerli otomobil üretilebilir” sienerjisinin oluşturulması. Bugün buna daha çok ihtiyacımız var. Bunun için de dağınık gücümüzü odaklamamız gerekiyor.

Dağınık gücümüz pazara yönelik ortaya rekabetçi ürün çıkmasına engel oluyor. Bu aşılabilir. “Biz” benden daha büyüktür.  Bunu yönetmemiz gerekiyor.

Bunun için ana-yan sanayi, uzman akademisyenler, araştırmacılar, sektörel STK’lar,  devlet arasında güçlü bir işbirliği-güçbirliği sağlanmalı…

Yani partner, para, zaman, sabır ve hedef birlikteliği…

Ayrıca

Uzun vadeli planları 3-5 yıldan ibaret olmayan, 20-30 yıllık bir stratejik plan yapış olmak…

***

5 Şubat Salı günü,

Yer Haliç kongre merkezi,

Türkiye’nin “ilk %100 elektrikli otomobilini üretme hedefi” ile yola çıkan DMA’nın yani Derindere Motorlu Araçlar’ın lansman toplantısındaydım.

Yüzde yüz yerli elektrikli otomobil üretme hedefi hem kulağıma hem de ruhumu çok iyi geldi.

2007 yılında kurulmuş firma faaliyet alanını, “araçlara firmanın özgün teknolojilerini uygulamak, ARGE faaliyetlerinde bulunmak, bu konuda teknoloji geliştirmek, her türlü parça ve nihai ürünün üretim, ithalat, ihracat ve satışını gerçekleştirmek” olarak belirtmiş.

Kullanma fırsatı bulduğum DMA tarafından dönüştürülmüş %100 elektrikli Toyota Corolla’nın lansmanın da belirtilenlerden hareketle;

Araçların sıfır kilometre orijinal Toyota Corolla’dan dönüştürüldüğü,

Bu araçtaki elektrikli dönüşüm aksamlarının (elektrik motoru, inverter, batarya grubu vs) yurtdışından tedarik edildiği,

Bu aksamlar arasındaki ana kontrol ünitesinin (yani tabir yerindeyse aracın beyninin) hem donanım hem de yazılımının DMA tarafından yapıldığı belirtildi.

Bu başlangıç için hiç de küçümsenecek bir nokta değil.

Ayrıca hedefte gayet yerinde…

ANCAK

Lansmanda ya da lansmana çıkarılan üründe eksiklikler yok değildi hani…

Mesela;

%100 elektrikli Toyota’nın 120 bin TL’lik fiyat etiketi,

Garanti süresinin 100.000 km ya da 3 yıl olması bağlamında batarya grubunun da bu kapsamda değerlendiriliyor olması,

Şu an için yavaş (8 saat) ve orta şarja (2,5 saat) uygun olması,

gibi konular…

Ancak bu tür girişimlere milli mesele diye bakmak gerekiyor.

***

Sonuç olarak: Yerli otomobil çıkışını/söylemini; tasarım, patentli ürün ve yerlilik düzeyi, motor seçimi, iç ve uluslararası pazar hedefi, satış için finansal model gibi konulara getirilecek çözümler belirleyecektir. DMA’nın çalışmalarını ve girişimlerini de bu bağlamda görmek ve anlamak istiyorum. Elektrikli otomobil dönüşümünde kontrol modulünden başlanması da isabetli. Bu süreç özgün tasarım ve marka çıkışıyla desteklenirse daha isabetli bir zemine oturacak.

DMA yetkililerinin hem düşüncelerini hem de kendilerini yerli buluyorum.

Kurucu ortakları Özkan Derindere ve Önder Yol’u

ARGE ve Üretim Direktörü Alper Baykut’u,

ve tüm DMA çalışanlarını tebrik ediyorum.

Yolunuz ve bahtınız açık olsun.

***

“Biç bir mazeret başarının yerini tutmaz.”

Kalbinizin sahibine emanet olun.

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir