4S + 2İ = “Hayatın Anlamı”

Sürekli arayış içinde olmak hem de bütün yeti ve yeteneklerle, bütün melekelerle ara vermeden aramak insanı yormaz mı?

Bir yerde tıkanıp kalmaz mıyız?

Bu cirim bu yüke takat getirebilir mi?

Diye soracak olursan;

Bu ve benzeri soruların veya çekincelerin temel sebebi insanın asude yaşamak arzusudur. Nedense insan bir gün rahat ve huzur içinde yaşayabilmek için olmadık kavgaların olmadık çatışmaların içine girer.

Bunu neden yaptığı sorulduğu zaman vereceği cevap hep aynıdır.

“Bir gün bir köşeye çekilecek kafamı dinleyeceğim” der. Hangi şiddette bir kavgaya tutuşmuş olursa olsun kafasının bir tarafında rahat, huzur, barış, dinginlik içinde yaşamak arzusu saklı kalır. Ama bu ham-hayaldir. Çünkü hayatın özünde çatışma vardır. Şair bu yüzden şöyle demiştir. “Asude olam dersen eğer gelme cihane / Meydana düşen kurtulamaz seng-i kazadan” Asude bir hayat sürmek mümkün değildir. Hayat meydanına düşenin kafasına mutlaka kaza taşı değecektir. Çünkü asıl rahat rahatsızlıktadır. Zahmetsiz rahmet olmaz. Her zahmet, her sıkıntı, her musibet, her bela, her kaza taşı insanı biraz daha rahmete yaklaştırır. Asıl rahmet ise ömrü boyunca araması gereken hakikate ulaşması olacaktır [1].

Bu sözler 4S + 2İ ile birleştirilmeli ve anlamlandırılmalıdır…

Nereden çıktı 4S + 2İ ya da nedir 4S + 2İ?

Kısaca tarafımdan derlenmiş bir formül.

Peki bu formülün 4S’si nedir?

4 tane S harfi ile başlayan kelimelerin baş harfleri…

Bu 4S’nin ilki “Sağlık”.

Niçin sağlık…

Sağlık olmadan yürüyemezsin, düşünemezsin, konuşamazsın, ibadet edemezsin…

Bu bağlamda her şeyin başı desek abartı olmaz…

Atalarımız boşuna olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi” dememiş.

Gelelim ikinci S‘ye.

İkinci S “Sabır”dan gelmektedir.

Neden sabır?

Sözlükte “dayanma, dayanıklılık” gibi anlamlara gelen sabır, ahlâkî bir kavram olarak, başa gelen musibetlerden dolayı Allah’tan başka kimseye şikayetçi olmamak, yakınmamak, sızlanmamak; nefse ağır gelen ve hoşa gitmeyen şeyler karşısında dünya ve âhiret yararını düşünerek, ruhi dengeyi bozmamak için insanın kalbinde bulunmakta olan sükûnet ve dayanma gücünü harekete geçirmektir.

Öncelikle kendime bol sabır[lar] diliyorum!…

Topluma diliyorum…

Çünkü bu gidiş pek de hayra alamet değil. Adeta pimi çekilmiş bomba gibiyiz!…

Üçüncü S‘yiSebat” kelimesinden alıntıladık.

Sebat neyi ifade eder?

“Sözünden veya karar[lar]ından dönmeme ve bir işi sonuna değin sürdürme” eylemi olarak tanımlanır…

Ya dördüncü “S”

O da “Selamet”ten gelmektedir.

Selamet; esen olma durumu, esenlik; her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu gibi anlamlara gelmektedir.

Ne büyük anlam[lar]…

Peki ya formülün arta kalan 2İ’si!

Bu 2İ’nin ilki “İlim”dir.

İlim sözlükte “bilmek, şuurda hasıl olmak, sağlam ve kesin bir biçimde, bir şeyin gerçeğini bilmek” olarak tanımlanmaktadır.

Gelelim hem formülün hem de 2İ’nin son harfi olan ikinci İ’ye

O da “İstikamet”tir.

İstikamet; yerinden oynamamak, dayanmak, kararlı olmak manalarına gelir. Ayrıca sözde durmak, ahde vefâ etmek gibi anlamları da vardır.

Bir meslekte, meşru bir kanaatte veya bir fikirde kararlı bulunmak, sağlamlık göstermek de sebat’ın tanımında kendine yer bulmaktadır.

Formülümüz; “Sağlık + Sabır + Sebat + Selamet + İlim + İstikamet” olarak oluştu.

Peki nereden çıktı bu formül… ve neden kaleme alındı?…

Kendime gönderdiğim ya da yazdığım…

Hayatıma ve hayatınıza uygulanmasını arzuladığım…

Paylaşmayı zorunluluk olarak bildiğim…

Bir düşünceden…

Allah hepimize; sağlık, sabır, sebat, selamet, ilim ve istikamet versin…

Bu duam kabul olursa hem dünyam[ız] daha huzurlu hem de ebedi hayatım[ız] kazanılmış olur…

Sağlık, sabır, sebat, selamet, ilim ve istikameti bol olan hafta[lar] ve ömür[ler] dilerim…

 

Kaynak:

[1] M. Sait Karaçorlu’nun “Mesnevi Dersleri-Aramak” konulu yazısından alınmıştır (ahenkdergisi.com).

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

3 Cevaplar

  1. Muhammed Yasir Yaman dedi ki:

    Sayın abdullah hocam.Sitenizi ve yazılarınızı çok yakından takip ediyorum.Elinize sağlık.

    Bizde İstanbul Bağcılar Endüstri Meslek Lisesi Motorlu araçlar Bölümü bünyesinde, Sayın hocam Abdullah Yanık bey ile bir Teknik Eğitim Platformu kurduk. sitemiz www.otobil.net adresinde yaklaşık 2 senedir yayın yapmakta.Ben motorlu araçlar teknolojisi son sınıf öğrencisiyim.Site editörlüğünü sayın hocam ile birlikte yürütmekteyim. Abdullah hocam inşallah yakın zamanda sitemize bekleriz.

    Saygılarımla

  2. Dr. Abdullah Demir dedi ki:

    Sayın Muhammed Yasir Yaman,
    Öncelikle ilginize Teşekkür ederim. Genç yaşta bu tür girişimlerin içerisinde yer almak önemli…
    Sizleri tebrik ederim.
    Öğretirken öğrenmek ya da yazarken öğrenmek kalıcı öğrenmedir… Çünkü her ikisinde de ciddi araştırma yapmak gerekir…
    Daha güzel şeyler için iyi yoldasın…
    Sakın ha… araştırmayı bırakma…
    ne pahasına olursa olsun yazmadan vazgeçme…
    çünkü yazmak öğrenmektir bir diğer ifade ile kabuk değiştirmektir…

  3. Muhammed Yasir Yaman dedi ki:

    Çok sağolun abdullah hocam elimden geleni kadar araştırmayı bırakmayacağım ve ileride otomotiv sektörüne inşallah gerekli katkılarda bulunacağım Mesleğimi seviyorum.Çünkü sizin gibi değerli hocalarımız bu meslek üzerinde ilerlemekte inşallah sizlerin izinden yürüyeceğim

    saygılarımla
    iyi çalışmalar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir