1600 cc’nin altındaki otomobile ÖTV yok!

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, hafif ticari araç ve 1600 cc’nin altındaki araçlarla ilgili yeni bir ÖTV artışının şu anda gündemlerinde olmadığını bildirdi.
Bloomberg HT’de katıldığı bir programda, Türkiye’deki otomotiv sektörüne ve yerli otomobile ilişkin açıklamalarda bulunan Ergün, Türkiye’nin 50 yıldır otomobil yaptığını, Türkiye’nin çok güçlü bir yan sanayisi, birikimi ve müteşebbis gücü olduğunu kaydetti.
Ergün, Türkiye’de üretilen araçların, Türkiye’nin büyüyen iç pazarını tatmin etmediğine işaret ederek, Türkiye satılan otomobillerin yüzde 70’inin ithal, yüzde 30’unun ise Türkiye’de üretilen otomobillerden oluştuğunu dile getirdi.
Türkiye’nin yan sanayisinin özellikle Türkiye’de bir marka ve modele ihtiyacı olduğuna işaret eden Ergün, yerlilik oranı en yüksek, markası, modeli, tasarımı Türkiye’ye ait bir otomobilin, Türkiye otomobil pazarında tutacağını, ve en az yüzde 20’lik genişleyen bu piyasada pay alacağını düşündüklerini kaydetti.
Ergün, yerli otomobilde sadece iç pazarı da düşünmediklerini vurgulayarak, Türkiye’nin çevre pazarlara da ciddi manada otomobil satabilecek potansiyele sahip bulunduğunu, zaten bu pazarlara da otomobil sattıklarını, Türkiye’de üretilen araçların dünyanın çeşitli ülkelerine ihraç edildiğini söyledi.
Türkiye’de üretilen otomobillerin başka ülkelerin markaları olarak burada üretildiğine işaret eden Ergün, ”Biz burada üretildikleri için bunları yerli sayıyoruz zaten. Bunların markaları yerli değil, tasarımları yerli değil. Bu açıdan baktığımızda ismi farklı olması açısından ve firmanın merkezi başka yerde olması açısından hadisenin boyutu değişiyor. Yoksa biz otomobil üretiyoruz. Mevcut otomobilleri kendi ürettiğimiz otomobil sayarız olur biter. Ama nihayetinde ürettiğimiz otomobiller Renault’tur, ürettiğimiz otomobiller Fiat’tır, ürettiğimiz otomobil Toyota’dır, ürettiğimiz otomobil Honda’dır vesairedir, Hyundai’dir ve merkezleri de bellidir. Ben gidiyorum derse adam gider” diye konuştu.
Türkiye’de kaç tane Saab görüyorsunuz?
Bakan Ergün, Türkiye’de sıfırdan yerli marka otomobil üretmek yerine zor durumda olan yabancı markaların satın alınması yoluyla yerli marka oluşturulması hakkında da, şunları söyledi:
”Bu marka dünyada tutmuş bir marka değil ki Saab, ne tutmuş, yani Saab’ın dünyadaki potansiyeli nedir? Türkiye’de kaç tane Saab görüyorsunuz? Gördünüz mü? Yani bin tane var mı Türkiye’de Saab marka otomobil? Dolayısıyla, İsveç’te markalaşmasını, dünya çapında markalaşmasını oluşturamamış bir markanın satın alınmasının bize çok büyük bir katkısı olacağını ben şahsen düşünmüyorum yani.
O açıdan Türkiye’de sektör bu markayı, bu modeli meydana çıkartabilir. Çıkartır-çıkartmaz, yani birisi yapar, öteki yapmaz, onu ben bilemem. Ama nihayetinde biz bunu desteklediğimizi, Türkiye’nin buna ihtiyacı olduğunu ve Hükümetin bu konuyu önemsediğini ortaya koyduk. Hükümet Programına da bunu koyduk, bunun için gereken desteği ve teşvik mekanizmalarını da geliştireceğiz. Türkiye’nin bunu yapabilecek gücü var. İsterse yapar. Yani, yapamadığımızdan değil yapmak istemediğimizden yapmadık şimdiye kadar” diye konuştu.
Yerli otomobil üretilmesine ilişkin teşvik sistemiyle ilgili çalışmaların devam ettiğini bildiren Ergün, kendilerinin bunu Hükümet Programına da koyduklarını ve bunu bir odak proje olarak Türkiye’de başarılması gereken işlerden bir tanesi olarak düşündüklerini anlattı.
Ergün, ”Bununla ilgili mekanizmaları da elbette arkadaşlarımızla birlikte çalışıyoruz, sektörle de çalışıyoruz. Şimdi sektör OSD olarak bütün üreticiler, birbirinin rakibi olan üreticiler bir tablo bizim önümüze koydular ama, sonunda da şunu söylediler; Bu tabloya bakmayın, bir de bizimle tek tek görüşün o zaman daha farklı bir tablo çıkacaktır. Şimdi biz kendileriyle tek tek de görüşeceğiz, çünkü her firmanın kendine göre başka bir bakış açısı var. O bakış açısını rakipleriyle de elbette orada paylaşmayacaklardı. Ama nihayetinde biz onlarla görüştüğümüzde farklı bir tablonun ortaya çıkacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Elektrik motorlu araçlarda dünyada alınacak çok mesafe var
Nihat Ergün, elektrik motorlu araçlara ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, elektrik motorlu araçların yeni dönemde otomotiv sektörünün odaklandığı alanlardan biri olduğunu söyledi.
Türkiye’nin de elektrik motorlu araçlar konusunda geç kalmadığını, bu konuda dünyada alınacak çok mesafe bulunduğunu, herkesin yolun başında olduğunu anlattı.
Ergün, elektrik motorlu otomobil üretimine Türkiye’de başlandığını anımsatarak, Oyak Renault Fabrikaları’nda Fluence’in elektrik motorlusunun üretilmeye başlandığını, bugün yarın piyasaya verilmeye başlanacağını dile getirdi.
”Hatta biz de teşvik olsun diye Bakanlık olarak 5 tane sipariş verdik. Ankara içerisindeki hizmetlerde bu araçları kullanacağız” diyen Ergün, ancak bu konuda alınması gereken çok yolun olduğunu ifade etti.
Ergün, pilin ömrü, şarj süresi, bir pille gidilecek kilometre gibi hususların henüz tüketiciyi tam olarak tatmin edecek boyutlarda olmadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bu konuda ARGE çalışmaları da devam ediyor, eminim onlar da çözülecektir. Yani yakın bir gelecekte insanlar 1000 kilometrelik bir yolu bir pille gidebilecekleri bir imkana da sahip olabileceklerdir. Şu anda 200 kilometre, 220 kilometre kadar bir yolu gidebilecek bir yapı var. Hani günde 200 kilometreden fazla yol gitmeyen kişiler için elektrikli otomobiller son derece el verişli ve son derece ucuz, son derece çevreci, bu teknolojiye de önem veriyoruz.
Bu da bizim desteklediğimiz unsurlardan biri. Mesela elektrikli arabanın 1600 cc’nin altındaki motor gücüne tekabül eden elektrikli arabanın ÖTV’si yüzde 3 Türkiye’de. Bu bir teşvik yani, büyük bir teşvik vermiş oluyoruz buna. Onun için elektrik motorlu araç teknolojisi de ayrıca teşvik ediliyor, daha da teşvik edilecektir. Türkiye’de üretilen araç modelinin bir versiyonu da muhakkak elektrikli olmalıdır, yani onun üzerinde de çalışılmalıdır. Ama ‘doğrudan doğruya elektrikliye girelim’ demek, elektriklide alınacak olan mesafeleri görmezden gelmek, ihmal etmek anlamına gelir.”
Bakan Ergün, elektrikli araçların teşvikiyle ilgili sadece vergisel düzenlemeler değil, birtakım başka teşvik mekanizmalarının da devreye sokulabileceğini anlatarak, İngiltere’de olduğu gibi başka ülkelerde de örnekleri olduğunu, ancak henüz Türkiye’de o noktada bulunulmadığını anlattı.
Elektrik motorlu araçların Türkiye’de üretiminin bir yol alması gerektiğine işaret eden Ergün, ”Bunun yol almasını sağlamadan eğer bu teşvikleri biz yaygınlaştırırsak bu ne demektir? Çok ciddi manada bir ithalat söz konusu olacak demektir. Zaten Türkiye ekonomisiyle ilgili en yoğun eleştiri nereye geliyor herkes tarafından?Kuşkusuz tabii ki düşünülecektir. Sadece vergi değil, başka destek mekanizmaları da gelecektir” dedi.
-ÖTV artışı-
Nihat Ergün, hükümetin geçen hafta aldığı 1600 cc üzeri otomobillerle, hafif ticari araçlardaki ÖTV artışına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, şunları kaydetti:
”ÖTV’nin artırıldığı alanlara baktığımız zaman ağırlıklı olarak, ‘sigarayı bırak, alkolü az iç, lüks arabaya binme’… Yani ÖTV’nin artırılmasını özetleyen cümle bunlardır. Burada haksız rekabet olarak algılanan bir konu vardı, ÖTV artışına uğrayan. Hafif ticari araçların ÖTV’sinde de yüzde 50’lik bir artış oldu, yüzde 10 iken yüzde 15’e çıkartıldı, hafif ticari araçlarla ilgili olan bu artış, cari açığın azaltılmasıyla ilgili bir konu değildi. Hafif ticari araçlarla, binek araçlar arasındaki vergi farkını biraz azaltmaya dönük bir adımdı. Yani bu adım tam olarak bu işe yarar mı onu tartışmak lazım belki.
Türkiye hafif ticari araç üretiminde bir üs konumuna gelmiştir. Ve belki başkaca yatırımlar da hafif ticari araçta Türkiye’nin rekabet avantajı olan, rekabet üstünlüğü olan bir konu haline geldiği için buraya gelebilecektir. Bunun önemli nedenlerinden birisi de hafif ticari araçta iç pazarda vergi avantajına sahip olması ki, bütün bunlar o sektörde o alandaki gelişmeye de katkı sağlamıştır bunu görüyoruz. Belki bu alan bir daha gözden geçirilebilir, geçirilmesinde fayda var. Yani arzu edilen neticeyi sağlayıp sağlamayacağına bakılarak bu konunun gözden geçirilmesi mümkün olabilir. Ama bizim hafif ticari araç veya diğer 1600 cc’nin altındaki araçlarla ilgili yeni bir ÖTV artışı şu anda gündemimizde yok.”
AA, haber7

Dr. Abdullah DEMİR

1973 yılında Trabzon’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Trabzon’da tamamladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümünü kazandı. 1996 yılında Otomotiv Öğretmeni olarak mezun oldu. 1999 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde “Fren Disklerine Uygulanan Kaplamaların Frenleme Performansına Etkisinin Deneysel İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla doktor oldu. Demir, İBB - İstanbul Otopark İşletmeleri (İSPARK) AŞ’de sırasıyla, Teknik İşler Şefi, İşletmeler Müdürü, Etüt Plan ve Proje Müdürü, Etüt ve Planlama Müdürü olarak çalıştı. 2011 yılında Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. Başta otomotiv olmak üzere, güç aktarma organları, alternatif yakıtlar, ulaşım ve otopark yönetimi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde, kongre ve sempozyumlarda yayımlanmış makale çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca “Güç Aktarma Organları”, “Otopark Uygulamalarında Teknoloji, Çevre ve Emniyet Faktörleri”, 40 bin kelimelik “Otomotiv ve Temel Teknik Bilimler Sözlüğü”, 11 bin kelimelik “Sistem Sistem Otomotiv Teknik Terimler ve Terminolojiler Sözlüğü”, 2500 kelimelik “Otopark Endüstrisi Sözlüğü” gibi yayınları da bulunmaktadır. www.otoguncel.com web sitesinin editörlüklerini yürüten ve wushu spor dalında uluslararası hakem olan Demir, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir