Daha uyumlu politikalar lütfen…
Yerli otomobil ya da elektrikli otomobil diye yanıp tutuşuyor Türkiye.
Başbakan, bakanlar hepsi elektrikli otomobili teşvik ediyorlar.
Haklılar da.
Elektrikli otomobil gelecek demek.
Çevre duyarlılığı demek.
Daha temiz kentler demek.
Egzoz salınımı olmayan, daha az gürültülü ve kurumsuz şehirler demek.
Daha az kanser, daha az stres ve daha az hastalık demek.
Ve daha ucuz enerji demek.
…
Elektrikli otomobil önemli.
Giderek elektriği daha fazla yerli kaynaktan üreteceğiz. Yerli kömürden, nükleerden üreteceğiz. Enerji faturamız azalacak.
Bu elektriği de otomobillere aktaracağız.
Hem vatandaş kazanacak, hem de ülke kazanacak.
Bugünden yarına olmayacak bu elbet ama eninde sonunda olacak.
Ülkeyi yönetenlerin elektrikli otomobil tutkusu, aşkı, arzusu bu yüzden önemli ve anlamlı.
Ama gel gör ki, hayatın gerçekleri farklı gelişiyor.
Elektrikli otomobilleri teşviki vergi düzenlemelerime takılıyor…
Biliyorsunuz, elektrikli otomobillerde en önemli sorun “menzil” ve “alım maliyeti”.
Elektrikli otomobiller şimdilik çok uzun yol alamıyor.
Hızlı şarj istasyonları da olmadığı için bitti mi, birkaç saat şarj gerektiriyor.
Yani işe gidip gelirken rahatça kullanabilirsiniz ama uzun yol dendi mi sorun başlıyor.
Bunun için pek çok üretici şimdilik elektrikli otomobillere minik “şarj motorları” koyuyorlar ki, araçlar yolda kalmasın.
Her zaman gerekmiyor ama gerektiği anda hayat kurtaracak bir önlem.
Pil bitince bu minik motor elektrik üretmeye başlıyor ve otomobil yolda kalmıyor.
Ama Maliye Bakanlığı bu otomobilleri her nedense elektrikli otomobil sınıfına sokmuyor ve içindeki bu jeneratörün motorunu “motor” sayarak vergilendiriyor.
Oysa pil üretiminde bir devrim yapılıp, menziller kabul edilebilir noktaya kadar uzamadıkça elektrikli otomobiller hep böyle olacak.
Bu yüzden de Türkiye’de Opel’in Ampera’sı, Fisker’in Karma’sı gibi iki farklı sınıftan otomobil başta olmak üzere pek çok elektrikli otomobil inanılmaz fiyatlara yükseliyor.
Yarın öbür gün Türkiye’de üretilmesi muhtemel benzer araçların da üretilmesinin önüne geçilmiş oluyor.
Maliye Bakanlığı’nın buradaki üç kuruşluk vergi hesabından vazgeçmesi ve Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını hızla azaltacak bu elektrikli otomobillerin önünü açması gerekiyor.
Durum bundan ibarettir…
Daha uyumlu politikalarla trendleri okumak zorundayız…
Kaynak: Fatih Altaylı’nın 13 Mayıs 2012 Pazar günü Habertürk’te yayımlanan “Böyle vergi olmaz!” başlıklı makalesinden derlenmiştir.